Ateşli bir Abhaz milliyetçisi olan ve Kafkasya üzerine çalışmalarıyla tanınan yazardan "Kardeşim ... Kasım Bey´e" ithafıyla 24 Ağustos 1924 tarihinde imzalanmıştır.
İstanbul ve çevresi için bir gezi rehberi niteliğinde olan kitap, kuruluşundan fethine kadar başkentin tarihini, en dikkate değer yerlerinin tasvirini, başlıca anıtlar üzerine tarihsel araştırmaları ve genel olarak seyyahlar için yararlı olabilecek “her şeyi” içermektedir. Yazar bu eserde, özellikle vurgulanan Pera ve Tarihi Yarımada’nın yanı sıra, tüm Boğaz köyleri ile Üsküdar, Eyüp ve Prens Adaları’nı da edebi bir dille anlatmıştır. Lacroix’nın objektif ve tarafsız yaklaşımı kitabın belirgin özelliklerinden biridir. Örneğin, kimi yazarların kötü niyetle, İstanbul’un içinin, yabancıların nereye basacaklarını bilemedikleri “iğrenç bir çirkef kuyusu” olduğunu söylemelerini eleştirerek gezilip görülen pek çok yerdeki sokak, meydan ve kavşakların en güzel Avrupa kentlerine yaraşan bir büyüklük ve temizliği yansıttığını belirtmesi bu tutumu ortaya koymaktadır. İstanbul’da geceleri yaşanan kapkaç olaylarını anlatıp okurlarını uyarırken de Lacroix, bunun Avrupa başkentlerinde de rastlanan bir durum olduğunu, Paris’in en işlek mahallelerinde bile insanların geceleyin soyulduğunu hatta öldürüldüğünü eklemektedir. Lacroix kitabında, görülmesi gereken yerler hakkında bilgi vermenin yanında, İstanbul’a gelen yabancıları belli konularda uyarma görevini de yerine getirmektedir. Örneğin, kayıkla Dolmabahçe açıklarından geçilirken, saray görülür görülmez derhal tenteyi indirmek ve alçak sesle konuşmak gerekmektedir. Gülmek, bağırmak, herhangi bir müzik aleti çalmak, elinde ateşli bir silah tutmak, sarayın bulunduğu yöne doğru denize tükürmek, hele hele parmağıyla sarayı göstermek, kesinlikle yapılmaması gereken şeylerdir. Bu kurallara uymamanın bedeli yirmi sopa yemek ya da para cezası ödemektir. Kuralı çiğneyen bir Frenk olduğunda cezayı çekmek kayıkçıya düştüğünden, Lacroix bu konuda çok hassas davranmak gerektiğini hatırlatmaktadır. Blackmer ve Atabey koleksiyonlarında kaydı olmayan bu son derece nadir bir kitapta, 62x73 cm ölçülerinde bir adet renkli katlanır İstanbul haritası vardır.
Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının en büyük şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı´nın üçüncü ve son şiir kitabı... Şair tarafından, yine döneminin en büyük denemeci ve çevirmenlerinden Sabahattin Eyüboğlu için "Kardeşim Sabahattin Eyüboğlu´ya sonsuz hasretle" ithafıyla imzalanmış.
Millet Mektepleri, Türkiye’de 1 Kasım 1928’de yeni harflerin kabulünden sonra halkı okuryazar kılmak amacıyla gerçekleşen eğitim seferberliği için kurulmuş dört ay süreli eğitim veren halk eğitimi kurumlarıdır.
1900´lü yılların başına kadar en az 30 kez basılan "Sübha-i Sıbyân" adlı Arapça-Türkçe manzum sözlük. 460 beyit civarında bir hacme sahiptir. Eser, sıbyan mekteplerinde okuyan öğrencilerin Türkçe kelimelerin Arapça karşılıklarını kolayca ve zevkli bir şekilde öğrenmelerini sağlayan, öğretici ve ezberlenmesi kolay bir okul sözlüğü olduğundan çok rağbet görmüştür.
Alman Doğu Hıristiyanları Misyoner Cemiyeti tarafından yayımlanan bu çok nadir ve çok güzel albüm, Türkiye'nin doğusunda yaşayan Hıristiyan halkın yaşamını konu alan çok sayıda gravür ve fotoğrafın yanı sıra, dört adet de renkli taşbaskı levha içermektedir.
Osmanlı döneminin son, Cumhuriyet döneminin de ilk tefsir çalışmalarındandır. "Türkler için Türkçe" ve kısa, kolay anlaşılan bir tefsir olması niyetiyle hazırlanmıştır.
Nazım Hikmet´in, Türkiye´nin sanat ve edebiyat camiasında âdeta bir bomba etkisi yaratan eseri... Muhtemelen kendisinin haberi olmadan ve isimsiz olarak yayımlanan Dağların Havası sayılmazsa, 835 Satır, Nazım Hikmet´in Türkiye´de ve Latin harfleriyle yayımlanmış ilk kitabıdır.
Cumhuriyet dönemi kadın hareketinin en önde gelen ismi Nezihe Muhittin’in,
kadın sorununa dair görüşlerini kaleme aldığı temel eseri… Yazar, Türk kadınının Cumhuriyet'le edindiği kazanımları takdirle karşılamakla birlikte, kadınların kat etmesi gereken daha çok yol olduğu görüşündedir.
Nezihe Muhittin, henüz
Cumhuriyet ilan edilmemişken ve Halk Fırkası kurulmamışken Türkiye’nin ilk
partisi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulmasına öncülük etmiş, ancak henüz
kadınların seçme – seçilme hakkı olmadığı için partinin kuruluş başvurusu reddedilmiştir.
Özgür ruhlu bir kadın yazar olarak erkek egemen edebiyat dünyasında var olma
kavgası veren Nezihe Muhittin, geçimini sağlamak amacıyla çok sayıda popüler roman
yazmış, karşılaştığı zorluklara karşın kadın mücadelesinden hiç vazgeçmemiştir.
Kudüs ve İstanbul Ermeni patriklerinin de onayları alınarak Episkos Sahag ve İstanbullu Başrahip Dimoteos Sapriçyan tarafından yayımlanan kitapta, bu iki rahibin Habeşistan´da yaşadıkları yer almaktadır...