Nahit Sırrı Örik´ten; önceleri Komintern´in 4. kongresine İstanbul temsilcisi olarak katılmış partili bir komünist, sonra parti belgelerini polise teslim ederek arakadaşları aleyhine şahitlik yapmış bir dönek (Rivayete göre, Nazım Hikmet´in "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" adlı kitabındaki Roy Dranat Vedat Nedim´dir), daha sonra da Kadro dergisi kurucularından bir kemalist ve en son olarak da Yapı Kredi Bankası ve Akbank´ta kültür - sanat danışmanı olmuş olan Vedat NedimTör´e "Kıymetli edip ve mütefekkir Vedat Nedim Bfye hürmetleriyle." ithafıyla imzalanmıştır.
Sabahattin Ali´nin; roman ve hikâyelerinin aksine, toplum sorunlarından çok, kendi iç dünyasına eğilmeyi yeğlediği, aşklarını, ümitsizliklerini, talihsizliklerini kaleme aldığı, melankolik denebilecek 28 adet şiirinden meydana gelen ilk eseri ve aynı zamanda sağlığında yayımladığı tek şiir kitabı... "Çok kıymetli ve çok aziz dostum Mustafa Lütfi Bey´e" ithafıyla 26 Mart 1934 tarihinde imzalamıştır. *Kapağı korunmadan yapılmış şahıs cildi içinde...
İlk sinema seyircileri, 1985 yılında Paris´teki Grand Cafe´de bulanık karelerin bir perde üzerinde akışıyla benzersiz bir heyecana kapılmıştı. Film karelerinin toz zerrecikleri gibi savrulup durduğu günümüzdeyse bu büyüleyici sanat, var olmadığı zamanları tamamıyla unutturmuş durumda. New Orleans´tan Tac Mahal´e dek dünyanın her yerinde milyonlarca projeksiyon cihazı durmaksızın çalışıyor, ucuz filmlerden uluslararası prodüksiyonlara, erotik aksiyonlardan avangard çalışmalara dek binlerce filmi türlü salonlarda yaşatıyor: Sinema bir yeryüzü cennetidir.
Halide Edip Adıvar´ın Türkçede "Maske ve Ruh" adıyla yayımlanan eserinin Fransızca tercümesi... Yazar tarafından, sosyolog, akademisyen ve yazar Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu´na "Profesör Fındıkoğlu´na yazarın hürmetleriyle" ithafıyla imzalanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin büyük hükümdarının sarayı ve
genel tarihi hakkındaki bu erken tarihli eser, Osmanlı ülkesini hiç görmemiş
bir yazarın geniş hayal gücüyle, bir yandan Osmanlı sultanının ve onun sarayının görkemini
yansıtırken bir yandan da saraydaki karışıklıkları, dedikoduları ve savurganlıkları
dile getiriyor.
Türk Ocakları, Türkçülük düşüncesi etrafında İstanbul merkezli olarak 1912'de kurulan ve 1931'de Cumhuriyet Halk Fırkası'na devredilene dek bu yönde faaliyetlerde bulunan cemiyettir.
Dr. Rıza Nur´un 1928 yılında yayımladığı "Oğuz Kağan Destanı" adlı incelemesi hakkında “Sur la legende d’Uguz-Khan en écriture ouigoure" başlıklı bir inceleme ve eleştiri yayımlayan Paul Pelliot'nun bu yazısına karşılık, yine Rıza nur tarafından cevap niteliğinde yazılan kitapçık... Müzayedeye sunduğumuz nüsha, Dr. Rıza Nur tarafından "Mehmed Tayyip Okiç Bey´e samimi Paris hatırası" ithafıyla imzalanmıştır.
Son dönem Osmanlı Devleti ve ilk dönem Türkiye Cumhuriyeti'nin en enteresan simalarından biri olan Dr. Rıza Nur, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda, Birinci ve İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet meclisinde yer almış, Moskova ve Lozan anlaşmalarında müzakereci olarak bulunmuş, Cumhuriyet sonrasında yönetimle ters tüşerek 1926 yılından itibaren yurt dışında yaşamıştır. her dönem muhalif yapısı, Türkçülüğü ve ölümünden sonra 4 cilt halinde yayımlanan, oldukça tartışmalı hatıralarıyla tanınan Dr. Rıza Nur'un, çeşitli mesleki ve politik eserlerinin yanı sıra, 12 cilt halinde yayımladığı "Türk tarihi" ve 8 cilt halinde yayımladığı "Türk Bilik Revüsü" adlı eserleri de vardır.
Kaldırımlar, 1925 yılında yayımlanan Örümcek Ağı ile genç bir şair olarak kendisinden söz ettiren Necip Fazıl´ın Türk edebiyatında büyük bir şair olarak kabul edilmesini sağlayan ve en sevilen eseridir. Genç Şair, bu en güzel şiir kitabını, ileriki yıllarda dünya görüşü yönünden tamamen farklı uçlarda yer alacağı, daha o zamanlardan sosyalist hareketin ve kadın hareketinin içinde yer alan, başta Nazım Hikmet olmak üzere, çok sayıda şair ve yazarın gönlünü kaptırdığı Suat Derviş için "Suat Derviş Hanımefendi´ye" ithafıyla imzalamıştır.