"Muhterem Neslişah Sultanefendi´ye." ithafıyla imzalanan kitabın içerisinde ayrıca, Samiha Ayverdi´nin yine Neslişah Sultan'a hitaben kartviziti üzerine kaleme aldığı şu mektubu yer almaktadır:
"Efendim, Bu kitab, bir roman veya hikâye değil, yaşanmış bir hayat tablosudur. İbrahim efendi, annemin amcası olduğu gibi, diğer şahıslar da hayalî değildir. Eser, imparatorluğumuzun çöküş faciasını bir aile dramı içinde aks ettirmiş bulundurmaktadır. Derin hürmetlerimle sultan efendi."
Behçet Necatigil´in ifadesiyle, "Türk şiirinin Uç Beyi" İlhan Berk tarafından "Canım Bilge Karasu´ya." ithafıyla imzalanan ve birtakım notlar düşülen kitap, yine İlhan Berk tarafından çizilen nü figüratif desenlerle bezenmiştir.
Yazıldığı tarihten bu yana büyük ilgi gören Sadi Şirazî´nin ünlü Farsça eseri Gülistan, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlaki ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiştir.
İtalyan asker, mühendis ve bilimci olan Marsigli, Osmanlı askerî teşkilatını en ayrıntılı biçimde anlatan şahsiyetlerin başında gelir...
Türkçeden çevirdiği bir eserin yanında Stato Militare´yi gözlem ve deneyimlerine dayanarak yazmıştır. Osmanlı-Avusturya arasındaki savaşlarda iki taraf arasında çok fazla gidip gelmiştir. İstanbul´daki ikametinde Türkçe öğrenmiş, bolca eser ve belge toplamış, Osmanlı Devletine dair ulaşabildiği her bilgiyi kayda almaya gayret etmiştir.
İkinci Yeni´nin en önde gelen şairi Cemal Süreya´nın ilk ve en ünlü şiir kitabı… Rivayete göre Cemal Süreya, Üvercinka basıldıktan sonra kendi payına düşenleri matbaadan almış, beş tanesini özel olarak resimleyerek ve kişiye özel notlar yazarak en yakın dostlarına dağıtmış. Elimizdeki nüshada yer alan özel notlardan biri, "Biliyor musun 1950 yılının bir gecesinde Haydarpaşa´dan Ankara´ya aynı kompartımanda gitmiştik. Elbiselerimiz aynı renkteydi: gri - leylimeccani." şeklindedir. Bilindiği üzere 1950, Cemal Süreya´nın Haydarpaşa Lisesi´nden mezun olup, Ankara´da Mülkiye´ye başladığı yıldır. *Kapak kompozisyonu: Sait Maden
Savcı bir dostuna “Abbasoğlu´ya sevgiyle." ithafıyla imzalanan kitabın içinde, Cemal Süreya’nın başta kendisi olmak üzere birçok edebiyatçı ve sanatçının müdavimi olduğu Hatay Restoran’daki kendi masasında dostunu beklerken kaleme aldığı ve imzalı kitabı içine yerleştirerek hediye ettiği, şairin buhranlı zamanlarını ele veren, kitaplarında yer almamış bir şiir yer almaktadır: "Bu masa başka masa, / Kadıköy´de denize yakın, / Basık tavanlı / Hatay denen bir lokanta / Sigara dumanları havada / Kişiler dost, cana yakın / Konuşmalar, sözler imbikten geçer gibi / Ama ne yazık! / Bu ortamda, gözler buğulu / Yürekler buruk...! (15.4.1983)" Şiir, “Hatay Meyhanesi Defterleri”nde de yer almamaktadır.
150'likler listesine alınarak Kurtuluş Savaşı sonrasında vatandaşlıktan çıkarılan Tarık Mümtaz, Osmanlı Devleti´nin son döneminde Damat Ferit Paşa´nın yaverliğinde bulunmuş, Cumhuriyet´in ilanından sonra ise San Remo´ya Sultan Vahdettin´in yanına giderek Sultan´ın vefatına kadar burada ikamet etmiş, Milli Mücadele ve Cumhuriyet aleyhinde tavır sergilemiştir. Vahdettin´in vefatından sonra Şam´a geçmiş; burada da bir süre TBMM aleyhine yazılar yazdıktan sonra tam tersi bir tavır takınarak Hatay´ın Türkiye´ye ilhakı lehine yazılar yazmaya başlamıştır. Yazar, müzayedemizde satışa sunduğumuz, son derece nadir bulunan bu eserinde, 1938 yılında Türkiye´ye katılacak Hatay Devleti´nde görevde bulunan başbakan, meclis başkanı, bakanlar, kaymakamlar, memurlar, öğretmenler, elçiler ve önde gelen insanların karikatürize portre çizimlerine ve kısa biyografilerine yer vermiş, bunun yanı sıra Hatay Devleti´nde maliye, tarım, sağlık hizmetleri, eğitim gibi hususların açıklandığı bir metin bölümü ekleyerek bir nevi Hatay Salnamesi hazırlamıştır. Eserin en ilginç yönlerinden biri de Tarık Mümtaz Göztepe'nin pek az bilinen, oldukça başarılı çizerlik yönüdür.
İlhan Berk´in nü çizimleri arasındaki, "İkisi de çırılçıplak biri şiirlerim biri sen, şiirlerim çırılçıplak belki tarih olur, olmazsa senin pipo tütünü lazım" dediği ve çizdiği nü figürün göğüs ucundan çıkardığı her bir çizginin ucuna Cemal Süreya´nın adının harflerini yerleştirdiği ithafı ve imzası kitabın künye sayfasında yer almaktadır.
18. yüzyılın önde gelen divan şairlerinden Enderunlu Fazıl’ın; sarayda
yaşadığı aşk maceralarını anlattığı Defter-i Aşk, dünya milletlerinden delikanlıların
güzellik ve huylarını betimlediği Hubannâme, İngiliz ve Rus kadınlarını,
İstanbul’da yaşayan kadınları ve onların hamam kavgalarını anlattığı Zenannâme
ve İstanbulun ünlü köçeklerini yani erkek dansçılarını anlattığı Çenginâme adlı
eserleri ile yine 18. yüzyıl divan şairlerinden Sümbülzâde Vehbi’nin kadın ve
erkeğin bedensel güzelliklerini ve tensel hazlarını karşılaştırdığı Şevk-engiz
adlı eseri… İki şairin eserlerinde de erkek eşcinselliğinin sakıncasız bir
biçimde dile getirildiği ve kadın aşkının küçümsendiği, kadın bedeninin
aşağılandığı görülür. İçeriklerinin benzerliği nedeniyle çoğunlukla bir arada
basılan eserlerin bu kopyası, nadir görülen pembe renkli bir kâğıda basılmıştır
Fransız oyun yazarı Charles-Simon Favart´ın, yine Fransız yazar ve tarihçi Jean-François Marmontel´in öyküsünden uyarlayarak şiirsel bir librettoya dönüştürdüğü ünlü sahne oyunu... Roxelane adlı Fransız, Elmira adlı İspanyol ve Delia adlı Çerkes kölelerin; Sultan Süleyman´ın aşkı uğruna savaşmalarını konu alan eser, Fransızların Osmanlı hayranlığının bir tezahürü olarak kabul edilebilir. Favart´ın müzikli komedisi öyle bir popülerlik kazandı ki kısa sürede İngilizce, Almanca, İtalyanca ve diğer Avrupa dillerine çok sayıda uyarlaması yapıldı...
*Döneminde yapılmış tümüyle buzağı derisi cildinde... Yan kağıtları döneminin ebrusu, bölüm başları desenlidir. Cilt kenarları yaldızla tezyin edilmiştir.