Aşçılık, sofra adabı ve yemek yapımı üzerine sözler, dualar… Aşevi, bir zamanlar nükteleri, hazırcevaplığı ile bütün İstanbul´un tanıdığı bir yemek tutkununun, aşçı yetiştirilmesinden sofra düzenine, günlük besin ihtiyacından sindirim sistemine, sağlığın korunmasından çorba ve et suyu tariflerine uzanan, kendi çağı için sıra dışı bir yemek kültürü kitabı ve bu türün ilk örneklerinden biri.
Bektaşi, mason, münevver gibi birçok sıfat taşıyan Hacıbeyzade Ahmed Muhtar Bey, Osmanlıların nevi şahsına münhasır dedikleri türden bir şahsiyet. Osmanlı dünyasında yemek kültürüne gerçek anlamda kafa yormuş ilk kalem erbaplarından biri. Hem Doğu´dan hem Batı´dan beslenen bir geç Osmanlı erken Cumhuriyet aydını. Hacıbeyzade, saray ve konak mutfaklarının dağılmaya başlamasıyla geleneksel mutfak kültürümüzün yok olmaya yüz tuttuğunu ilk fark eden isimlerden biridir; zerdesiz düğünleri gördükçe üzülür, Müslümanlardan garson yetişmemesine hayıflanır, imaretlerle aşevlerinin kapanmasına esef eder. Aşçılığın "güzel sanatların üzerinde bir yüksek ilim" olduğuna inanır ve "bir ırkın milli hayatında ve geleneklerinde konuştuğu dil ne kadar önemliyse yemekleri de maddi hayatında aynı derecede önemlidir" diye düşünür. İşte Aşevi, bu kaygılarla bu düşüncelerin ortaya çıkardığı bir kitaptır.
"18 Mart 1915 Zaferi´nin 67. yıldönümü heyecanını Çanakkale´de birlikte yaşamamızın hatırası olarak değerli Hukukçu ve dost insan Müfit BİRSEN´e kalbî muhabbetlerimle." ithafıyla, 18 Mart 1982 tarihinde imzalanmıştır.
Halvetiyye´nin Mısriyye kolunun kurucusu mutasavvıf şair Niyazi Mısrî, vaazlarında söylediklerinden ötürü mahkûm edildiği uzun bir sürgünlük hayatından sonra Bursa´ya dönmüş, ertesi yıl Avusturya seferine katılmak üzere müridleriyle hazırlıklara başlamıştır. Ancak sözlerinin halk ve ordu üzerinde etkili olup büyük bir fitne kopacağı ileri sürülerek sadrazam tarafından engellenen şair, Limni´ye sürgün edilmiş ve orada vefat etmiştir. Şiirleri bütün tarikat çevrelerinin beğenisini kazanan Niyazi Mısrî´nin bu divanı, zamanla dervişlerin el kitabı haline gelmiştir.
"Bu albümü vücüde getiren resimler İstanbulda gazete fotoğrafçıları Cemal Göral (Son Posta), Faik Şenol (Akşam), Hilmi Şahenk (Tan) ile Salâhaddin Giz ve Namık Görgüç (Cumhuriyet) tarafından çekilmiş ve Cumhuriyeti Tabı müesseseleri tarafından tertip ve 10 İkincikânun 1939 tarihinde neşredilmiştir." İthaf, "Çok Muhterem Kardeşim Tevfik Beyefendiye. 8.X.940 N. Görgüç" şeklindedir. Ön ve arka kapağın korunduğu şahıs cildinde...