Vahdet-i vücud konusundaki düşünceleriyle tanınan İranlı mutasavvıf Aziz Nesefi'nin, müridlerinin isteği üzerine kainat, insan ve ahiret hakkında kaleme aldığı Zübdetü'l-Hakayık [Hakikatlerin Özü] kitabının tercümesidir.
Frederic ile Bernerette, Alfred De Musset, çev. Hüseyin Rahmi Gürpınar, İkdam Matbaası, İstanbul 1313, 192 s., 10x14 cm, cildi ve bazı sayfaları yıpranmış haliyle
"Bu kısım, Ziya Paşa merhumun nazımlarından bir kısmını ve Ruhî-i Bağdadî'nin meşhur Terkib-i Bend'ini -lügatleri ve izahlarıyla beraber- içermektedir."
FEVÂİDÜ´L-MÜTEALLİM, İzzet Efendi, Mahmud Bey Matbaası, İstanbul 1311, 102 s.; İLM-İ SARF-İ TÜRKÎ, Süleyman Paşa, Mihran Matbaası, İstanbul 1297, 64 s., 13x18 cm
15. yy edebiyatçılarından Hoca Mesud´un, Sadi Şirazî´nin Bostan adlı eserinden seçip tercüme ederek meydana getirdiği, hikâyelerle dinî ve ahlaki öğütler içeren eseridir.
Constantinople ve İzmir´de baskıları mevcuttur; orijinali İzmir´de R. Yaakov Algazi tarafından 1731 yılında basılmıştır.
Yahudi âdetleri ve kanunları ile ilgili kitaptır. Genellikle Kaballah´ya dayanır. Tanrıyla ilgili gizemler, yaşamla ilişkiler, insan ve yaratılış gibi konular incelenmiştir.
Künye sayfası mevcut olup bilgi kısıtlıdır. Cildi yıpranmış haldedir.
İslam dünyasında, Bûsirî´nin Hz. Peygamber için yazdığı bu ünlü kaside kadar şöhret kazanan, üzerine şerh ve haşiye yazılan bir başka kaside olmamıştır. İslam ülkelerinin konuştuğu hemen bütün dillere nazım ve nesir olarak tercüme edilen kaside Grekçe, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Almanca´nın yanı sıra Afrika ve Güney Asya´daki yerel dillere de çevrilmiştir. Müzayedeye sunulan bu eserin tam adı, "Gurretü´l-Münîre Şerhu Kevkebi´l-Muzîe"dir.
Hayatını Türklüğün ilim, fikir ve sanatta yetiştirdiklerini araştırıp tanıtmaya adayan Bursalı Mehmed Tahir, ülkemizde biyografi, özellikle de bibliyografya çalışmalarının değer kazanmasında öncü bir araştırmacıdır. Kendisine şöhret kazandıran bu eserinde yazar, savaşmaktan başka şey bilmez, ilim ve düşünce faaliyetlerinden yoksun bir kavim gibi görülmek istenen Osmanlı Türklüğünün çeşitli sahalarda sayısız müellifler yetiştirip engin bir kitap hazinesine sahip olduğunu delillerle ispat etme düşüncesinden hareket etmiş ve eseriyle, düşüncesine bio-bibliyografik bir temel oluşturmuştur. Mehmed Tahir, son ve aynı zamanda en geniş çaplı olup kendisine şöhret kazandıran bu eserini, yirmi yıllık bir çalışmanın ardından, I. Dünya Savaşı sırasında ortaya koymuştur.
Metnin bitiş paragrafı: "Malum ola ki coğrafya haritalarından tebeyyün eylediği üzere Asya ve Afrika ve Amerika kıtalarının bâlâda zikr ve ta´dad olunan düvel-i muhtelife kalemrûlarından maada akvam-ı mütenevvia ile niçe niçe memalik-i vâsia ve mikdarı hesaba gelmez düvel-i sagîreyi müştemil olduğu derkâr ise de akvam-ı mersumeden bazısı sureti insan sireti hayvan makulesi bir cins-i nâdân olarak bir gûne hükümeti kabul etmemiş ve bazısı dahi taht-ı nizam-ı hükümete idhal olunmuş iken politikaca matlub olan mertebe-i vüs´ ve nüfuza vasıl olamamış oldukları mülahazasıyla ahvalinin iş´arından ictinaben olkadar ile kifayet olunmuşdur."
1. ciltte 297-313 arası; 2. ciltte 175-177 sayfalar eksiktir. Cilt bezi kısmen soyulmuş ve iç sırtı kısmen ayrık haldedir. Diğer cildin ön kapağı kısmen ayrıktır.