Son sayfasının metin kısmında delik vardır.
Osmanlı şeyhülislamı Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi tarafından kaleme alınan tarih, Hz. Âdem´den 1058 yılına kadar gelen olayları içine almaktadır. Yazarın, Rumeli kazaskeri olduğu sırada bitirip IV. Mehmed´e sunduğu eser basılmış ve çok okunmuştur.
" Ali´nin hayat ve asarına dair İbnü´l Emin Mehmed Kemal Bey´in tetkiknâmesiyle " Menâb-ı Hünerverân" ın muhtelif metinleri arasındaki farkları havidir."
Yazarından, Doktor Necmeddin Bey´e İmzalı. Her varlığın az çok bir tarihi ve tarihçesi vardır. Memleketin önemli doğal servetlerinden birisi olan bu mâhluktan ulvi bir varlık gibi bahsedilebilir. Konumuz ciddi mizahi yahut mizahi ciddi olmakla beraber, işin bilimsel yönleri de göz ardı edilmemiştir.
Anatomi ve yaşam biliminde dilbilim ve edebiyatta, avcılıkta, ticarette, nakliyatta, ziraatte, iktisatta, istatistikte, gıda sanayinde, sağlık ve ilaç sanayinde, mutfakta, hayvan mumyalamakta hatta müzikte ve dansta, mizahta hamsi... Divan Edebiyatı´nın "divan sahibi son şairi" olan Hamâmîzâde İhsan Bey Trabzonluydu ve 1928´de yayınladığı bir eserle sadece Türk edebiyatında değil, dünya edebiyatında da kendisine bir yer edinmişti. Kitabı hamsi hakkındaydı, "Hamsinâme" adını taşıyordu ve hamsiyle uzaktan yakından alâkalı ne varsa bu eserde biraradaydı.
İthaf, 'Duyarak yazdığım bu şiir demetimi, Allah'ın yazdığı en güzel şiirlerden biri olan Nur Çetmiş'e en iyi dileklerimle, Ankara, 9 Mart 1983 Halil Soyuer" şeklindedir.
Cildi yoktur. Sayfa kenarlarına pilot kalemle notlar alınmıştır.
Öğüt vermek amacıyla yazılan ve kahramanları hayvanlardan oluşan bu Hint kökenli masal kitabı, Sâsânî Kisrası Hüsrev I. Enûşirvân zamanında, tabip Bürzûye tarafından Pehlevi diline tercüme edilmiştir. Daha sonra İbnü´l-Mukaffa´ birkaç masal ilavesiyle eseri Arapçaya çevirmiştir; çeşitli dünya dillerine yapılan Kelîle ve Dimne tercümelerinin hemen tamamı da İbnü´l-Mukaffa´ın bu metnine dayanmaktadır.
Sünbülzade Vehbî, 18. yüzyılın dîvan şairlerindendir.
İsmâil Hakkı Bursevî, Mevlevîliğin Şems kolu ve Bayramî Melâmîleri dışında bütün tasavvufî çevrelerde geniş kabul görmüş, birçok eseri basılmış ve yaygın biçimde okunmuştur.
Kitabın ilk sayfasında, imzası tespit edilemeyen bir ithaf mevcuttur: "Arkadaşım Hediye Hanım'a, Şimaldeki arkadaşlarını öğrenmen için işbu eseri tavsiye ederim. İstanbul - 1926"... 2 adet harita eki mevcuttur.
İthaf, " Sevgili Vahit Howard Roark´ın kitabın sonundaki savunma konuşmasını hergün tekrar okuyup. Tv´de yayınlamak isteyeceksin. Ve bu kitabı çok ama çok seveceksin. Yeterki ilk 10 sayfa oku. Sevgiler Sinan Çetin 1995 Cihangir" şeklindedir.
1910-1917 yılları arasında İstanbul Balıkhanesi müdürlüğü ve daha sonra da balık işleri başmüfettişliği yapmış olan Karekin Efendi Deveciyan´ın (1867, Harput - 1964, İstanbul), İstanbul´da, 1915´te Osmanlıca, 1926´da ise geliştirilmiş Fransızca basımı yapılan "Türkiye´de Balık ve Balıkçılık" adlı eseri, Türkiye´de balıkçılık konusunda yazılmış en önemli eserlerin başında gelir. Eser, konuyla ilgilenen herkesin takdirini kazanmış olmasının yanı sıra, son yıllarda sayıları hızla artarak yayımlanan balık ve balıkçılıkla ilgili kitapların hemen hepsinin başvuru kaynağı da olmuştur.
Türkiye´de Balık ve Balıkçılık, alanındaki ilk çalışmadır. Yazarının konuya olan hâkimiyeti, büyük tecrübesinin ürünü olarak verdiği ayrıntılı bilgiler, yaptığı hassas çizimler, bugün onu yalnızca balıkçılık alanında değil, folklorik ve tarihsel bakımlardan da benzersiz bir eser olarak değerlendirmemize neden olacak kadar önemlidir. Avrupa bilim çevrelerinde de takdirle karşılanan eser, Türkiye´deki deniz ve tatlısu balıklarıyla deniz canlılarını, av aletleriyle volileri, dalyanları, göl ve akarsularla ilgili bilgilerle avlanma tekniklerini içererek, balıkçılık konusuna ilgi duyan herkes için zengin bir kaynak oluşturur. Eserin değerini tarihçi Reşat Ekrem Koçu, ünlü eseri İstanbul Ansiklopedisi´nin dördüncü cildinde şu sözlerle teyit eder:
"Balık ve Balıkçılık" milli kütüphanemizde benzerine ender rastlanan muazzam eserlerdendir; kendi mevzuunda ise tek eserdir.
Bugün, Türkiye balıkları ve balıkçılığı konusunda Karekin Deveciyan´ın bu dev eseri kadar zengin ve canlı ayrıntılarla bezeli bir kitabın hâlâ yazılamadığını iddia etmek abartılı sayılmaz.