Fihristlerinin haricinde ilk cild 249, ikinci cild 299, üçüncü cild 289, dördüncü cild 292, beşinci cild 419, altıncı cild 350, yedinci cild 466, sekizinci cild 436, dokuzuncu cild 410, onuncu cild 452, on birinci cild 473, on ikinci cild 423, on üçüncü cild 509, on dördüncü cild 529, on beşinci cild 659 sayfadır.
Muhtelif başlıklı cild içerisinde eserin evvelki cildlerinden biri daha bulunmaktadır. Fakat künyesi olmadığından eserin hangi cildi olduğu tespit edilememiştir.
İthaf, "Bir tanışma özlemi içinde/ Sayın Can Akbal, Bana kitap yolladı ama ben onu tanımıyorum ki, derseniz haklısınız. Ama ben sizi tanıyor ve seviyorum da... sizi tanıyan yirmi milyonun içinde ben de varım. Kitabı okumak eğer külfet olmazsa siz de beni tanımış olacaksınız. O halde, gördünüz mü tanıştık işte. Bunu size sadece eğlence için yolluyorum. Sizi biraz oyalar, güldürür diye. Selam ve saygılar 1.ocak.1977" şeklindedir. Elif Naci, ilköğrenimini, çocukluğunun geçtiği Edirne’de tamamladı. Sekiz yaşındayken geldiği İstanbul’da Ayasofya Rüştiyesi (Ortaokulu) ile Vefa Sultanisini (Lisesini) bitirdi. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’nin Resim Bölümüne girerek İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. (1913). Birkaç ay sonra Birinci Dünya Savaşı çıktı ve askere alındığı için dört yıl aradan sonra eğitimine devam edebildi. Öğrenciliği sırasında geçinebilmek için arşiv memuru olarak gazeteciliğe başladı. Çeşitli sanat yazıları yazarak polemist oldu. İleri, İkdam, İfham, Milliyet, Tan, Son Telgraf ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Akademiden mezun oluşunun ardından Türk ve İslâm Eserleri Müzesine önce müdür yardımcısı, sonra müdür oldu. Ressam olarak ilk kişisel sergisini Alay Köşkü’nde açtı (1930). Sanat hayatına asıl girişi 1933’te açılan, kurucuları arasında bulunduğu, D Grubunun ilk sergisiyle oldu. Bu grubun içinde yurtdışında da çeşitli karma sergilere katıldı. İkinci kişisel sergisini Eminönü Halkevi’nde (1947), üçüncüsünü ise retrospektif olarak Galatasaray Lisesi girişinde açtı (1951). Aynı dönemde Paul Klee, George Braque gibi çağdaş ressamlardan ve Hafız Osman, Mehmet Esat gibi hat sanatçılarından etkilendiği söylenebilir. 1940'lardan sonra batı sanatının etkisinden sıyrılıp doğuya yönelerek hat sanatı soyutlamalarıyla ilgilendi. 1937’de Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde, iki yıl sonra Topkapı Sarayı Müzesi’nde müdür yardımcılığı yaptı. 13 Temmuz 1963’te emekli oldu. Müzecilik hayatının bir bölümünde, basında da görev yaptı.
İthaf "1.12.1981 Zeliha Özaydın'a sevgilerle" şeklidedir. Elif Naci, ilköğrenimini, çocukluğunun geçtiği Edirne’de tamamladı. Sekiz yaşındayken geldiği İstanbul’da Ayasofya Rüştiyesi (Ortaokulu) ile Vefa Sultanisini (Lisesini) bitirdi. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’nin Resim Bölümüne girerek İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. (1913). Birkaç ay sonra Birinci Dünya Savaşı çıktı ve askere alındığı için dört yıl aradan sonra eğitimine devam edebildi. Öğrenciliği sırasında geçinebilmek için arşiv memuru olarak gazeteciliğe başladı. Çeşitli sanat yazıları yazarak polemist oldu. İleri, İkdam, İfham, Milliyet, Tan, Son Telgraf ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Akademiden mezun oluşunun ardından Türk ve İslâm Eserleri Müzesine önce müdür yardımcısı, sonra müdür oldu. Ressam olarak ilk kişisel sergisini Alay Köşkü’nde açtı (1930). Sanat hayatına asıl girişi 1933’te açılan, kurucuları arasında bulunduğu, D Grubunun ilk sergisiyle oldu. Bu grubun içinde yurtdışında da çeşitli karma sergilere katıldı. İkinci kişisel sergisini Eminönü Halkevi’nde (1947), üçüncüsünü ise retrospektif olarak Galatasaray Lisesi girişinde açtı (1951). Aynı dönemde Paul Klee, George Braque gibi çağdaş ressamlardan ve Hafız Osman, Mehmet Esat gibi hat sanatçılarından etkilendiği söylenebilir. 1940'lardan sonra batı sanatının etkisinden sıyrılıp doğuya yönelerek hat sanatı soyutlamalarıyla ilgilendi. 1937’de Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde, iki yıl sonra Topkapı Sarayı Müzesi’nde müdür yardımcılığı yaptı. 13 Temmuz 1963’te emekli oldu. Müzecilik hayatının bir bölümünde, basında da görev yaptı.
Atatürk'ün hastalığı sırasında kendisini tedavi eden danışman doktorlardan birisi olan Samuel Abravaya Marmaralı, Darülfünun Tıp Fakültesi'nde çeşitli görevlerde bulunmuş, ayrıca milletvekilliği de yapmıştır.
Kitabın cildi yorgun olup kapağında ve sayfaların kurt yenikleri mevcuttur. İthaf, "Yüksek ruhu tanrının arşında makam alan edebiyatımızda ismi şerefle kalan o sevgili üstadın hayat arkadaşına bu kitap hürmetimin bir nişanesidir ki sarılmış merhum için döktüğüm gözyaşına, ankara 6 ağustos 1927" şeklindedir.
Yazarı Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın bilinen en önemli eseri Marifetname; tasavvuf, ahlak, kelam ve fıkıh gibi ilimlerle aritmetik, geometri, astronomi, fizyoloji ve psikoloji gibi bilgi dallarına dair dönemindeki bilgi birikimini kuşatan ansiklopedik nitelikte bir eserdir.
Osmanlı matematik ve astronomi alimi olup Türkiye'de bilim tarihi yazıcılığının babası sayılabilecek Salih Zeki tarafından kaleme alınan ve Türk ve İslam bilim tarihi açısından büyük önem taşıyan bu eserde İslam öncesi, özellikle de eski Yunan ve Hint çevrelerindeki çalışmalar ortaya konmuştur.