Bu kitap Türkiye İş Bankası´nın 1 Mart-14 Nisan 2012 tarihleri arasında, Kibele Sanat Galerisi´nde gerçekleştirdiği "Mehmet Pesen Retrospektif" Sergisi dolayısıyla hazırlanmıştır.
Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliğindeki Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Tarihini yazarken kaynak eserleri ve diğer malzemeleri topladıktan sonra titiz bir değerlendirmeye tâbi tutan Paşa, yeri geldiğinde eski tarihleri de ciddi bir şekilde eleştirmiş, ayrıca olayları aktarmakla kalmayıp aralarındaki sebep-sonuç ilişkisini de ortaya koymaya çalışmıştır.
5. cildin birkaç sayfasında, satırbaşındaki kelimelerin ilk harflerini götürecek şekilde bir kesim hatası mevcuttur. 7 ile 8. bölümü içeren cildin arka kapağı ayrıktır.
" Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri´nin Vilayetnâmesi bundan mukaddem her ne kadar tab´ olundu ise de bu kere tashiç olunup sarı kağıt üzerine tab´-u neşr olundu."
Türkiye´nin Latin alfabesine geçişini eleştirel bir dille ele alan bu kitap aynı zamanda yazının tarihini ihtiva etmesi, yazı-din-millet-modernleşme meselelerine dair zihin açıcı izahlar getirmesi bakımından önemli bir eser.
Bir "armağan kitap" niteliğinde hazırlanmış olan eser; Halit Zİya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Süleyman Nazif, Ziya Gökalp, Fazıl Ahmet, Hüseyin Rahmi, Tahirü'l-Mevlevi gibi şair ve yazarların Milli Kurtuluş ve Kurulu ile ilgili yazı ve fotoğraflarını içeriyor.
Manzum ve mensur, açık mektup tarzında eserler veren yazar, manzum mektuplarını Türk Kalbi ve Türkün Kitabı adlı hikâye kitaplarının içine serpiştirmiştir. İki Bayram, Ana Mektupları I-II-III, Oğluma Mektup, Gazi Muhtar Paşa Hazretlerine Açık Mektup, Ebu Hatırat Said Paşa Hazretlerine Açık Mektup, bu türdeki eserlerine örnek olarak verilebilir. Bunların içeriğinde Balkanlarda ve Sarıkamış’ta düşmana karşı verilen mücadeleler yer alır. Cephede ve cephe gerisinde yaşanan türlü sıkıntıların dile getirildiği bu mektuplarda Türkün cesaret, vatan, millet, bayrak sevgisi ve manevi değerleri yüceltilmiştir.
Tunus kökenli İslam alimi Abdülaziz Çaviş tarafından, İngiliz Anglikan Kilisesi'nin 1916 yılında Şeyhülislamlık makamına gönderdiği sorulara cevap niteliğinde kaleme alınmış olan eser, sorulara cevap verirken bir yansdan da İslamiyet'in çağın meselelerine ve insanlık hallerine dair çözüm yolları üzerinde duruyor.
Batılıların, İskenderiye Kütüphanesi'ni müslümanların yaktığı iftirasına karşı Mehmet Mansur Bey'in yazdığı risale, yakın zamanda Yeşilyurt Kitabevi ve Babil Sahaf'ın çabalarıyla Latin harflerine aktarılmıştır. Kitabın künye sayfasında "Reşid Bey ... dostumuza" ithafı yer almaktadır.
Kitabın yazarı, İtalyan edebiyatçı ve tarihçi Francesco Sansovino, hümanist kişiliği ile döneminin önde gelen yazarlarındandır. Türkler üzerine yedi kitap yazmıştır. Türkler'e dair yazdığı kitaplar, b u alandaki en erken çalışmalardandır. Matbaanın keşfinden itibaren 15. yüzyıl ikinci yarısı ve 16. yüzyıl başında Türklerle ilgili yayınlar yapmış olan Antonio Menavino, Theodoro Spandugino, Giorgievitz, Aeneus Sylvio Piccolomini (Papa II. Pius) v.d. yazarların eserlerini de kaynak olarak kullanır. 1560-1561 yıllarında yayımlanan "Historia Universale"nin birinci baskısının girişinde, Sansovino, kitabın amacını şöyle anlatmaktadır: “Yeterli bilgilere sahip olduğumuz dünya devletleri arasında, Türk hükümdarının devletinin her zaman en fazla saygınlığa layık olduğunu düşündüm, halkının büyük itaatinden ve tüm Türk milletinin mutlu talihinden dolayı. O denli kısa bir dönemde ne biçimde ve nasıl bir kolaylıkla büyüyüp o denli bir ün ve şöhrete vardığını görmek hayret edilecek bir durumdur. Eğer kökenlerini araştırırsak ve dikkatli bir biçimde iç ve dış işlerini gözden geçirirsek, gerçekten Romalıların ordu disiplininin, itaatinin ve talihinin, bu devletin yıkılmasından sonra, bu ırka geçmiş olduğunu söyleyebiliriz."