Divan şairi Sünbülzâde Vehbî tarafından, Sadrazam Halil Hamid Paşa´nın iki oğlu için kaleme alınmış ve değişik vezinlerde 58 kıtadan oluşan manzum bir Farsça-Türkçe sözlüktür. Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelimelere yer verdiği için çok tutulmuş ve okullarda okutulmuştur.
Türkiye´de araştırmacı gazeteciliğin en önde gelen ismi Uğur Mumcu´nun (1942 - 1993) açıklayıcı notlarıyla, Kâzım Karabekir Paşa´nın (1882 - 1948) Cumhuriyet sonrasında Mustafa Kemal Atatürk´le yaşadığı görüş ayrılıklarına ve tartışmalarına ışık tutan anıları...
Ahterî ve Ahterî-i Kebîr diye de anılan bu Arapça-Türkçe sözlük Muslihuddin Mustafa´nın en meşhur eseridir. Belli başlı Arapça kaynaklardan faydalanarak 952 (1545) yılında tamamladığı eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva etmektedir.
"İlm-i sarf Osmanlı lisanını doğru söyleyüb yazmak fennidir. Söyleyüb yazdığımız cümle ve kelam denilür ki kelimelerden ve kelimeler dahi harflerden mürekkebdir…"
Sırtı kısmen ayrıktır.
Lügat-ı Ahterî-i Cedîd, Ahterî-i Kebir lügatında kelimeler üzerinde yapılan filolojik açıklamaların atılarak yalnız sözlük karşılıklarının verildiği muhtasar bir eserdir. Basıldığı yer ve yıl gösterilmeyen bu çalışma aslından çok farklı hale getirilmiş olduğu için bir Ahterî Lugatı sayılamaz. *Cilt sırttan ayrılmıştır.
İthaf, "Asliye 17 inci Hukuk Hakimi pek muhterem ve fazıl, kıymetli hakimi Kemal Ağaoğlu Beyefendi´ye müellifinin payamen hürmetlerile. 28-8-1967" şeklindedir.