İthaf, "Necdet Kaygun'a Dostça, sevgiyle, Neşet Günal" şeklindedir. Neşet Günal, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitim görmüştür. Leopold Levy’in atölyesinde çalışmıştır. Günal, Türkiye'de figüratif resim sanatının öncüsü olarak görülmektedir.
Halvetiyye tarikatının Bekriyye şubesinin kurucusu Kemaleddin el-Bekri tarafından kaleme alınan bu eser, Dört Halife ve sahabeye dair hadisleri içermektedir.
Tahir Olgun'un babası Hacı Mustafa Saffet Bey İstanbulludur. Annesi Emine Emsal Hanım Kafkasyalıdır. Asıl adı Mehmed Tahir'dir. Divançe-i Tahir, Amuzgâr-i Farisi, Dest-aviz-i Fârsî-Hanan isimli kitapları ve ilk şiirlerinde Mehmed Tâhir ismini kullanmış, daha sonra Mevlevî tarikatına intisâb etmesi ile birlikte yazı ve şiirlerinde "Tâhirü'l-Mevlevî" ismini kullanmaya başlamış ve bundan sonra bu şekilde anılmıştır. İlköğrenimini Hekimbaşı Ömer Efendi Mekteb-i ibtidâîsi’nde yapar. Gülhâne Askerî Rüştiyesi ve Menşe-i Küttâb-ı Askerîye'de okur. 1892 yılının Haziran ayında on beş yaşında iken Bâb-ı Seraskerî Piyâde Dâiresi’ne tâyin edilir. Fâtih Camii baş imamı Filibeli Mehmed Râsim Efendi ve Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Mehmed Es'ad Dede'nin derslerine devam eder ve Es’ad Dede'den Mesnevî icâzetnâmesi alır. Mevlânâ'ya ve Mevlevîliğe alâka duyması sonucunda Şeyh Mehmed Celâleddin Efendi'den sikke giyer ve 1894 tarihinde Mevlevî tarikatı sâlikleri arasında yerini alır. Dört yıl Nâzime Sultan’ın yalısında vekilharçlık vazifesinde bulunur. Mizacına uygun görmediği için buradan da ayrılır. 1 Şubat 1904’te Orman ve Maâdin Nezareti'nde açılan bir imtihanı kazanarak defter-i kebîr kalemine kâtip tayin edilir. Yine aynı yıl Burhân-ı Terakkî ve Rehnümâ-yı Füyûzât adlı özel okullarda Farsça ve İslâm tarihi dersleri vermeye başladı. Meşrutiyetin ilânından sonra Rehber-i Vatan gazetesinin kurucuları arasında yer aldı. Nekregû dergisinde “Tâhir Safvet” imzasıyla mizahî yazılar yazar. Derginin kapanmasından sonra çıkan Nekregû ile Pişekâr’da yazmaya devam etti. Bir ara İttihat ve Terakki’ye girmişse de, daha sonra istifa etti. Beyânü’l-Hak, Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlü’r-Reşâd’ta sürekli yazar. 14 Aralık 1909’da Dârü’ş-Şafakati’l–İslâmiyye’nin edebiyat ve kompozisyon öğretmenliğine tayin edilir. Burada 35 yıl öğretmenlik yapar. 1920’de Mahfil dergisini çıkarır. 20 Ağustos 1923-7 Aralık 1025 tarihleri arasında Fatih Camii’nde mesnevî dersleri verir. 1924’te İmam Hatip Mektebi’ne öğretmen olur. 1929’da Maltepe Askerî Lisesi edebiyat öğretmenliğine ve bu vazifede gösterdiği liyâkat dolayısıyla bir sene sonra, Ağustos 1931’de terfien Kuleli Askerî Lisesine naklolunur ve 10 yıl kadar orada görev yapar.
"Tarih ve millet- İrfan ve milliyet- Vatanımız- Devlet şekilleri- Tarihimizde vatan ve millet mefhumları- Tanzimat, meşrutiyet ve hakimiyet-i milliyenin mukayesesi- Fırkalar- Sabık saltanat- İnkılab ve irtica- Eski ve yeni din telakkiyatı, Hakimiyet-i milliyenin mekanizması."
Daha çok Tomar-ı Turuk-ı Aliyye adlı eseriyle tanınan Sadık Vicdanî, Kâdiriyye tarikatına mensup bir aile çevresinde yetişmesine rağmen Nakşî-Halidî şeyhi Ballıkzâde Ahmed Mahir Efendi´ye intisap etmiştir. Ayrıca Basra´da Hicaz demiryolunun inşası için halktan yardım toplamada gösterdiği başarıdan dolayı da nişan ve terfi ile ödüllendirilmiştir.
Çağdaşlarına nazaran geniş kültürlü bir düşünce adamı ve din âlimi olan Elmalılı Hamdi Yazır´ın kaleme aldığı eser, Fransız felsefe tarihçisi Paul Janet ile Gabriel Seailles´in yazdığı Felsefe Tarihi adlı eserin tercümesidir.
Birgivî Mehmed Efendi´nin, Kur´ân´a ve sünnete uygun bir dinî hayatın esaslarını ortaya koymak ve bidatlara karşı uyarılarda bulunmak amacıyla yazdığı bu eser üzerine çok sayıda tercüme ve şerh faaliyeti olmuştur. Yapılan tercümelerden biri de yazılışından yaklaşık bir asır sonra müellifin torunu Kazasker İsmetî Mehmed Efendi ile başlayıp Vedâdî ile devam Tekmile-i Terceme-i Tarîkat-ı Muhammediyye adlı bu eserdir.