İthaf, "Aziz meslektaşım Mümtazer Türköne´ye sahadaşlığın verdiği keyif ve heyecanla. 9 Aralık 94 İsmail Kara" şeklindedir. Ön ve arka kapağı ortadan kırık, ön kapak içi ve ilk sayfası renkli kalemle karalanmış haliyle.
2. cilt: Artin Asaduryan ve Mahdumları Matbaası, 1327;
4. cilt: Matbaa-i Jerayir-Keteon, 1328;
5. cilt: Mahmud Bey Matbaası, 1299 (künye sayfası ayrık)
Tanzimat´tan sonraki Türk fikir hayatının ve Jön Türklerin önde gelen isimlerinden fikir adamı, gazeteci ve yazar Mizancı Murad, gerek Mekteb-i Mülkiye´deki hocalığı gerekse memleketi Dağıstan´a yaptığı ziyaretin dönüşünde çıkardığı ve II. Abdülhamid´in önce teveccühüne, ardından sansürüne mazhar olan "Mizan" gazetesindeki yazılarıyla özgürlük ve meşrutiyet arayışındaki genç nesle öncülük etmiş ve tarih bilinci kazandırmıştır. Devletin resmî ideolojisinin Osmanlılık, kültürel ideolojisinin de İslam birliği olması gerektiğini savunan Mizancı Murad´ın tarihçiliği, ilmî olmaktan ziyade ideolojiktir.
Osmanlı Devleti´nin son dönemlerinde, devletin yaşadığı sorunlara çözüm arayan aydınlar bazı fikir akımları etrafında toplanmıştır. Ziya Gökalp, eserinde bu fikir akımlarından üçünün üzerinde durmuştur. Ziya Gökalp Türkçülük akımının önde gelen fikir insanlarından birisi olmasına rağmen eserinde kesin çözümü tam bir Türkçülük düşüncesi olarak görmemiş, bahsettiği diğer iki düşünceyi Türkçülük düşüncesine sentezleyerek, Türkçülük düşüncesini daha zengin bir hale getireceğini savunmuştur. *Formalar sırttan ayrılmıştır.
İkinci Yeni´nin en "sivil" şairi Ece Ayhan kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de II. Yeni´nin içinde kendine farklı bir kanal açtı.
Osmanlı nesir geleneğinin önemli tezkire yazarı ve şairi olan Latifî, tıpkı modern şair antolojileri gibi 17.yy´da dönemin kültür-sanat dünyasını açıklayacak önemli bir eser ortaya çıkarmıştır.
Kitabın son sayfasında sol alt köşede kopma mevcuttur.
Penzer elinizdeki çalışmasıyla, haremin sadece fantastik yanlarıyla ilgilenmiyor, nesnel bir biçimde 450 yıllık bir tarihin dökümünü çıkarıyor. Topkapı Sarayı´nın kadınlara mahsus bölümü olan haremin; odaları, mutfakları, banyoları, mescitleri, zindanlarıyla nasıl kendi içinde bir imparatorluk olduğunu ustalıkla gösteriyor.