Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Jules Verne'in ilk kez 1870 yılında yayınlanan bilimkurgu romanıdır. Roman, 1868’de Nautilus adlı denizaltı ile seyahat eden Kaptan Nemo ve denizaltıya misafir olan bilim adamı Pierre Aronnax’ın Kızıldeniz, Akdeniz, kayıp Atlantis kıtası, Güney Kutbu’nu içeren seyahatleri ve maceraları üzerinedir. Romanın ilk baskısı illüstratör Alphonse de Neuville ve Edouard Riou tarafından yapılmış pek çok görsel içerir.
Kitabın ismiyle alakalı olarak şu hikaye rivayet edilmektedir: Said Paşa'nın Sultan Abdülhamid'e yazdığı bir dilekçe, padişah tarafından "Gazeteci lisanı ile yazmış" denilerek küçümsenmiştir. Said Paşa da Abdülhamid'in bu sözüne içerlemiştir. Kitabında resmi kitabet, yazı dilinin değişimi, dilimizdeki noktalama işaretleri, -ki ekinin kullanımı gibi hususlarda metinler iktibas ederek açıklamalarda bulunmuştur. Dilbilgisi kitabının ismine de Padişahın bahsedilen sözüne işaret olarak "Gazeteci Lisanı" ismini verdiği söylenmektedir.
İthaf, "Mehmed Ali Tevfik Bey'e [...] takdim, Teşrinievvel 1329" şeklindedir. Aslen Kazanlı olan İbrahim Hilmi Çığıraçan, 1880'de Romanya'nın Tulça kasabasında dünyaya gelmiştir. 1883'te ailesiyle birlikte İstanbul'un Sarıgüzel semtine taşınmıştır. İlköğrenimini de burada tamamlayan İbrahim Hilmi, ailesinin ekonomik sıkıntıları nedeniyle öğrenimini devam ettirememiş ve ilk işi olan demir dökümhanesi çıraklığına başlamıştır. Çığıraçan, on beş yaşında iken İkdam gazetesinin abone memuru olarak basın hayatına ilk adımını atmıştır. Kütüphanecilik, yayımcılık gibi birçok alanda faaliyette bulunan İbrahim Hilmi Çığıraçan, 12 Haziran 1963’te hayata gözlerini yummuş ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir. Tüccarzade İbrahim Hilmi, 21 ocak 1896'da Bab-ı Ali'de Kitabhane-i İslam adıyla kitapçılık işine girer. Askeri yayın ve cep atlasları yayımlayan yazar, okul kitapçılığına da girişerek bu alanda Avrupa standartlarında kitaplar yayımlar. İlk defa elifba ve kıraat kitaplarına canlı varlık koyma girişiminde bulunur. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra resimli ilk günlük gazete olan Millet’i çıkarır. Tüccarzade İbrahim Hilmi, Kur'an-ı Kerim'in bazı bölümlerini çocukların anlayabileceği şekilde cüzler haline getirerek yazar. Türk edebiyatına Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Refik Halit Karay, Abdülhak Şinasi gibi isimleri kazandırır. 1946'da yayıncılık hayatının 50. yılını devirir ve bu olay 21 Ocak 1946'daTürk Editörler Derneği'nde kutlanır. Tüccarzade İbrahim Hilmi, zaman zaman döneminin talihsizliklerine uğramış bir yazar olsa da ülkesine, milletine ve edebiyatına olan bağlılığını kaybetmeden bu yolda değerli eserler vücuda getirir. Döneminin eksikliklerine bilinçli bir şekilde yaklaşarak önemli ve gerekli tespitlerde bulunur. Yazarın 83 yıllık ömrüne sığdırdığı değerli külliyatı günümüzde de önemini korumaya devam eder.
İthaf "Sayın Rauf Mutluay'a sevgiyle Onat Kutlu 9.2.1977" şeklindedir. Onat Kutlar, Babası Ali Rıza Bey'in hakim olarak görevli bulunduğu Alanya'da doğdu. Ailesi, babasının görevinden isitfa etmesiyle Gaziantep'e döndü. Kutlar, ilk ve orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladı. 1953'te okumaya hak kazandığı Güzel Sanatlar Akademisi mimarlık bölümündeki öğrenimine devam etmedi. Hemen arkasından başladığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki öğrenimini de tamamlamadı. Hukuk fakültesinde okuduğu yıllardan başlayarak Demir Özlü, Adnan Özyalçıner, Ülkü Tamer, Konur Ertop, Doğan Hızlan, Engin Ertem, Önay Sözer gibi isimlerle üniversite yıllarında 1961'de felsefe öğrenimi görmek üzere Paris'e gitti. Paris'te sinema ile ilgilenmeye başladı. Türkiye'de üniversite yıllarında olduğu gibi Paris'te bulunduğu yıllarda da entelektüel bir çevreye sahipti. Fikret Mualla, Hakkı Anlı, Selim Turan, Mübin Orhon gibi Türk sanatçılarla birarada oldu. Sinemaya duyduğu ilgi ile Henri Langlois'nin yöneticiliğini yürüttüğü Fransız Sinematek Derneği'ne kaydoldu. Onat Kutlar, ilk şiir ve hikâyelerini ilkokul yıllarında yazmaya başladı. İlk şiiri 1950’de Küçük Dergi’de, ilk öyküsü “Volan Kayışı” da Seçilmiş Hikâyeler dergisinde 1955’te yayımlandı. İlkokul yıllarından başlayarak konuşma, okuma ve yazma konusunda çok başarı olan Kutlar, öğretmenlerinin dikkatini çeken bir öğrenci oldu. Dergilerde yayımlanan eserlerinin ardından basılan ilk öykü kitabı 1959'da yayımlanan İshak ismini taşır. Dokuz hikayeden oluşan eser modern Türk öykücülüğü için önemli bir aşamayı gösterir. Demir Özlü, Ferit Edgü, Adnan Özyalçıner, Ergin Ertem, Tarık Dursun K., Muzaffer Buyrukçu, Muzaffer Erdost, Erdal Öz, Orhan Duru, Leyla Erbil, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan ve Doğan Hızlan gibi isimlerle birlikte 1950 Kuşağı öykücüleri arasında yer alan Kutlar, kaleme aldığı öyküler ile bu kuşağın yazarlarını da etkiler. İshak, aynı zamanda büyülü gerçekçiliğin edebiyattaki yansımasının görüldüğü ilk eserlerden biri olarak kabul edilir. Onun etkilendiği yazarlar arasında Camus, Dostoyevski, Sartre ve Kafka yer almaktadır.
Ön sayfaya "Jeana: May this book help bring meaning to the mysteries of life's challenging events. Saskia asked that I share with you this story. All my love." şeklinde not düşülmüştür.
İthaf, "Sayın uğraşdaşım Olcay Kolçak'a, geçmiş acı günlerin çekilerini anlatan bu kitabı, Koşuyolu'ndaki tanışmamızın bir anısı olarak... 7.9.1976" şeklindedir.
Divan şairi Sünbülzâde Vehbî tarafından, Sadrazam Halil Hamid Paşa'nın iki oğlu için kaleme alınmış ve değişik vezinlerde 58 kıtadan oluşan manzum bir Farsça-Türkçe sözlüktür. Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelimelere yer verdiği için çok tutulmuş ve okullarda okutulmuştur.
Tanzimat´tan sonraki Türk edebiyatının tanınmış edebiyatçısı Şemseddin Sami, roman ve tiyatro yazarlığından gazeteciliğe, lügatçilikten ansiklopedi yazarlığına kadar değişik alanlarda önemli eserler vermiş bir isimdir.
17. yy´da yaşamış Osmanlı tarihçisi Mehmed Halife; IV. Murad, Sultan İbrahim ve IV. Mehmed dönemlerinde özellikle sarayda meydana gelen olaylara yakından şahit olmuş ve gözlemlerini sistematik olmayan bir şekilde bu eserinde kayda geçirmiştir.