Ön ve arka kapağı eksik haliyle. Türkiye'de bir dönem yasaklı olan kitap, Nâzım Hikmet ve Nail Çakırhan'ın şiirlerinden oluşmaktadır. Nazım Hikmet'in 5. şiir kitabıdır. Nazım Hikmet'in bu kitaptan başka ortak yayınlanan başka kitabı yoktur.
Bu kitap Rahip G. Markaryan tarafından rahmetli babası Garabed ve kardeşleri Vartan, Markar, Harutyun ve kız kardeşi Parantsem adına 14 Kasım 1895'de Kadıköy'deki Surp Takavor Ermeni Kilisesi'ne hediye edilmiştir. 13 Kasım 1902 koro tarafından kullanılmaya devam etmiştir.
Kitap eski Prag Muavin Konsolosluğunu yapmış Muzaffer Kâmil Görduysuz'a ithaflıdır. İthaf, "Çok muhterem meslektaşım Muzaffer Kâmil Görduysuz'a sevgi ve saygılarımla takdim, Reşit Saffet" şeklindedir.
Esirüddin Ebherî tarafından kaleme alınan ve Osmanlı medreselerinde felsefe ve aklî bilimler konusunda ders kitabı olarak okutulan Hidâyetü'l-Hikme adlı esere, Kadı Mir tarafından yazılmış şerhtir.
Çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylardan hareketle ahlakî sonuçlar çıkarılabilen hikâyelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiş olan Gülistan'ın, Şehzade Reşad'ın hocası Mehmed Said Efendi tarafından yapılmış tercümesidir.
Güldeste-i Şuarâ içeriği: "Ruhî Bağdadî ve Fehim ve Veysi gibi meşhur şairlerin terkib-i bend ve müseddes ve muhammes ve gazelleriyle Bursa'daki sular hakkında Hasib Efendi'nin Miyâhiyye'si ve Bursa'dan geçen şairlerin isimleriyle birer beyitlerinden ibaret olup..."
Fossati, Tanzimat devrinde geldiği İstanbul’da 20 yıl yaşamış ve başta Ayasofya’nın restorasyonu olmak üzere çok sayıda mimari proje gerçekleştirmiştir.1847 yılında Sultan Abdülmecid, Fossati kardeşleri Ayasofya´nın bakımı ve onarımı ile görevlendirmiştir. Yaşamı boyunca en önemli uygulaması olarak sözünü ettiği bu restorasyon sırasında hazırladığı resimlerden 25’ini Sultan Abdülmecid’in desteği ile bir albüm halinde 1852´de Londra’da yayımladı. Eserdeki taş gravürler ise Louis Haghe imzasını taşımaktalar. Çerçeve:50x40 cm
Pierre Loti, Bulgaristan başta olmak üzere Balkan ülkelerinin Türkleri bölgeden atmak için giriştikleri çabaları, Türklerin Balkanlar ve Trablusgarp´ta uğradığı zulüm ve katliamları dönemin hâkim Batılı bakış açısının aksine Türklerden yana bir tutumla kaleme aldığı için Avrupa´da yoğun eleştirilere maruz kalmıştır.
Osmanlı Devleti´nin son dönemlerinde üst düzey bürokratlık ve bakanlıklar yapmış devlet adamı Ahmed Reşid, Mekteb-i Sultani´de okutmak için yazdığı bu eseriyle klasik belagat geleneğine Batı edebiyatı teorisini aşılayarak yerli bir edebiyat anlayışı elde etmiştir.
Rifâi şeyhi, bestekâr ve şair Hayrullah Tacettin Yalım, şiirlerinde "Tâci" mahlasını kullanmış, kendi güftelerine yaptığı dinî bestelerinin yanı sıra bazi şiirleri ilahi ve şarkı formlarında bestelenmiştir. Eski temaşa sanatıyla da ilgilenen Tacettin Efendi, meşhur tuluat sanatçısı İsmail Dümbüllü ile karşılıklı pîşekâr oynamıştır.