İthaf, "Sevgili ve Kıymetli Dostum Ressam Turgud Bey'e 4 Eylül 1929" şeklindedir. Kitabın içerisinde Efes Antik Şehri kenti hakkında arkeolojik bilgiler ile 40 adet fotoğraf da bulunmaktadır.
Peyami Safa, 1899'da İstanbul'da doğdu. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noraliya'nın Koltuğu ve Yalnızız gibi psikolojik türdeki eserleriyle Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında ön plana çıktı. Yaşamı ve fikrî hayatındaki değişimlerini eserlerine de yansıttı. Server Bedi takma adıyla birçok roman kaleme aldı. Cingöz Recai tiplemesini Fransız yazar Maurice Leblanc'ın Arsen Lüpen karakterinden esinlenerek yarattı. Aynı zamanda çeşitli kurumlarda gazetecilik mesleğini sürdürdü ve ağabeyi İlhami Safa ile birlikte Kültür Haftası gibi çeşitli dergiler çıkardı. Peyami Safa'nın ismini şair Tevfik Fikret koydu. Küçük yaşlarda babasını kaybedince annesi ve ağabeyi ile zor şartlar altında yaşadı. Sağ kolunda kemik veremi hastalığı baş gösterdi. O yıllardaki psikolojisini otobiyografik romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nda işledi. İlk edebi ürünlerini Vefa İdadisi'ndeki öğrenimi sırasında verdi. Kısa bir süre öğretmenlik yaptı. "Asrın Hikâyeleri" başlığı altında yayımladığı hikâyeleri ilgi gördü ve teşvik edici tepkiler aldı. Dönemin önemli edebiyatçılarıyla kalem kavgalarına girdi. Yaşamında pozitivist, materyalist, mistik, milliyetçi, muhafazakâr, antikomünist ve korporatist tutumlar sergileyerek çeşitli değişimler yaşadı. Fransızca bilmesiyle Batı kültür ve yeniliklerini yakından takip etti. İlk dönemlerinde Maupassant ve Rousseau gibi isimlerden tercümeler yaptı. Sonraki eserlerinde mekân olarak hep İstanbul'u seçti. Doğu ile Batı'nın sentez ve tahlilinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Cumhuriyet ve Milliyet gibi gazetelerde eleştirel üslupla yazılar yayımladı. Nâzım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek ile olan iyi ilişkileri zamanla kalem kavgalarına dönüştü. İlk başta Cumhuriyet Halk Partisi'ne, sonrasında Demokrat Parti'ye yakınlaştı. Küçük yaşta başladığı yazın hayatını ölümüne kadar sürdürdü. Ağırlıklı olarak milliyetçi ve muhafazakâr bir tutum içinde oldu. Fatih-Harbiye ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eserleri Türkiye'de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim öğrencilerine tavsiye edilen 100 temel eser listesinde yer aldı. Eserleri çeşitli dönemlerde sinemaya ve dizilere uyarlandı.
Hikaye ve roman yazarı Yusuf Ziya Atılgan, İlk ve orta öğrenimini Hacırahmanlı köyü ve Manisa’da yaptı. Parasız yatılı olarak Balıkesir Lisesini [1939], ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi [1944]. Bitirme tezi: “Tokatlı Kâni, Sanat, Şahsiyet ve Psikoloji”. Akşehir’de Maltepe Askeri Lisesinde bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptı.. 1945’te, fakülte yıllarında bazı öğrenci hareketlerine katıldığı iddiasıyla yargılandı, altı ay Sansaryan Hanı’nda (2. Şube), dört ay da Tophane Cezaevinde hapis yattı. Cezaevinden çıkınca (1946) Manisa’nın Hacırahmanlı köyünde uzun süre çiftçilik yaptı. Burada evlendi. Hacırahmanlı Spor Kulübünün kurucularından oldu. 1976 yılında İstanbul’a yerleşti, önce Milliyet (daha sonra Karacan) Yayınlarında danışmanlık ve çevirmenlik yaptı, kısa bir süre de Can Yayınlarında redaktör olarak çalıştı. Yazmaya 1952 yılında başladı. 1955 yılında “Evdeki” adlı hikâyesiyle Tercüman gazetesinin yarışmasında birinci, yarışmaya başka bir imzayla katılan “Kümesin Ötesi” adlı hikâyesiyle dokuzuncu oldu. “Ölü Su” adlı şiiri Yazı dergisinde, “Ayrılık” adlı şiiri Milliyet Sanat’ta, Kierkegaard’dan çevirdiği bazı pasajlar Değişim dergisinde [1961-62] yayımlandı. Hikâyelerinde köy ve kasaba insanlarını anlattı. Yazarlığını da uzun süre köyünde sürdürdü. Aylak Adam adlı romanı ile adını duyurdu.
Reşad Ekrem Koçu, Türk tarihçi ve yazar. Tarihi konularda yazdığı fıkra, roman, hikâye ve incelemeleriyle ve en önemli yapıtı İstanbul Ansiklopedisi İle tanınmaktadır.
İthaf, "Kurdakul'lara, kardeşçe İlhan Berk, 75" şeklindedir. Kitabın içerisinde "Şükran Kurdakul'un kitaplığından" damgası bulunmaktadır. "Yaz öldü/ Şimdi silinmiştir yazılar/ Deniz mağralarında [Kitaptan]
Divan şairi Sünbülzâde Vehbî tarafından, Sadrazam Halil Hamid Paşa'nın iki oğlu için kaleme alınmış ve değişik vezinlerde 58 kıtadan oluşan manzum bir Farsça-Türkçe sözlüktür. Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelimelere yer verdiği için çok tutulmuş ve okullarda okutulmuştur.
"Bir heyet tarafından tercüme edilmiş ve fazıl muhterem İzmirli İsmail Hakkı Bey tarafından kamilen tedkik ve tashih olundukdan sonra tab' olunmuşdur."
"Vatan ve milletin geleceğini temin edebilecek genç irfan talebesinin zihinlerini keskinleştirmeye, fikrî ve ahlaki eğitimlerine hizmet eden, gençliğin vicdanına en yüksek hislerin telkinini hedef bellemiş, insani faziletleri hareket rehberi edinmiş bir eserdir ki siyasi bilgiler, biyografiler, tarihî ve ahlaki hikâyeler, şiirler ve edebiyat, bilimsel ve zirai bilgiler, sanayi ve ticaret hakkındaki bilgileri, Meşrutiyet ve hürriyet fikrini derlemiş mükemmel resimlerle süslüdür."
Tanzimat´tan sonraki Türk edebiyatının tanınmış edebiyatçısı Şemseddin Sami, roman ve tiyatro yazarlığından gazeteciliğe, lügatçilikten ansiklopedi yazarlığına kadar değişik alanlarda önemli eserler vermiş bir isimdir.