Gazi Mustafa Kemal Paşa´nın, kendi ifadesiyle “senelerden beri devam eden ef‘al ve icraatımızın millete hesabını vermek” amacıyla 1927 senesinin 15 ilâ 20 Ekim tarihleri arasında, fasılalarla 36 saat 31 dakika boyunca okuduğu ve 1919´dan 1927´ye kadar kendisinin ve silah arkadaşlarının faaliyetlerinden bahsettiği Nutuk´unun, Viyana´da, lüks kâğıda sınırlı sayıda basılan, özel ciltli nüshası... Genellikle "milletvekili baskısı" ya da "protokol baskı" olarak bilinen ve ciltsiz nüshalarına daha sık rastlanan bu NUTUK'ların asıl özelliği, çok nadir bulunabilen ciltli nüshalarının muhtemelen bir hattat tarafından tasarlanmış ve usta bir mücellit tarafından şahsa özel olarak ciltlenmiş olmasıdır. Müzayedeye sunduğumuz Nutuk, Rize Mebusu Akif Bey adına ciltlenmiştir.
Türk edebiyatının en velut yazarlarından Hüseyin Rahmi´nin, yaşlı erkeklerin genç kadınla evlenme arzularını eleştirdiği romanının ilk basımı… Müzayedeye sunduğumuz kitap, yazarın daktilo yazısıyla "Heybeliada Sanatoriyumu konuklarına sihhat ve neş´e dileğile ermaganımdır. Hüseyin Rahmi Gürpinar" ibaresiyle Heybeliada Senatoryumu kütüphanesine hediye edilmiştir. Keşke Üstat, bu ithaftan imzasını da esirgemeseydi! *Orijinal kapağı korunmuş, yeşil bez cildi içinde...
Türklerin İslam dinini kabulü ile en çok sözlüğü hazırlanan diller Arapçe ve Farsça olmuştur. Tanzimat`ın ilanı ile yönünü batıya çeviren Osmanlı Devleti`nde bu dillerin etkisi azalmaya başlamış ve zamanla bu dillerin yerini batı dilleri almaya başlamıştır. Buna müteakip sözlükçülüğü ile ün salmış Şemsettin Sami`nin kaleme aldığı Kamus-i Fransevi adlı eseri 4 kez basılmıştır. Mihran Matbaası`nda 1318 senesinde yayınlanan bu nüshası 3. baskısıdır.
Sultan III. Mustafa´nın 1759´da tertip ettiği ilk huzur dersine katılan âlimlerden biri olan İsmail Konevî, Konya´da doğmuştur. Şeyh Mustafa el-Konevî ve Şeyh Halil Konevî´den dersler almıştır. Daha sonra İstanbul´a gelmiş çeşitli medreselerde ders vermiştir. Sultan III. Mustafa ve Sultan I. Abdülhamid´in takdirini kazanmıştır. İstanbul´da ders veren âlimlerin reisi tayin edilmiştir. Bir süre Sultan I. Abdülhamid´in imamlığını yapan İsmail Konevî´nin en meşhur eseri Kadı Beyzavî´nin tefsirine yazdığı haşiyedir. Risale-i Ensariyye, Mead-i Cismani diğer meşhur eserlerindendir. 1780 yılında pâdişahın emriyle hazırlanan hususi kafileyle hacca gitmiş, dönüşte Şam´da vefat etmiştir. Ayrıca hattat olan Konevî´nin sülüs, nesih ve talik yazdığı Veli Sabri Uyar´ın Konya Halevi Mecmuası´nda neşrettiği Hattatlar Armağanı isimli yazı dizisinde kayıtlıdır.
Orta Avrupa´yı baştan sona kateden tren güzergahı boyunca uğranılan şehirlerin de anlatıma kısaca dahil olduğu, gravürlü bir İstanbul seyahatnamesi... *Floral desenlerle bezeli, deri sırtlı dönem cildinde. Sayfa kenarları yaldızlıdır.
Yazıcazade Mehmed Efendi´nin kaleme aldığı ve kardeşi Ahmed Bican tarafından Türkçeye tercüme edilen, 5 kısımdan oluşan eserdir. Her bir kısım belli bir başlık etrafında toplanmıştır. Birinci başlıkta, yerde ve göklerde bulunan varlığın yaratılışındaki ilahi hikmet ve sırlardan; ikinci başlıkta, Hz. Âdem’den başlayarak hemen bütün peygamberlerden, mûcizelerinden, vahiy ve vahyin sırlarından, peygamberlerin karşılaştıkları zorluklardan; üçüncü başlıkta, dört büyük melek ve görünmeyen varlıklardan; dördüncü başlıkta, kıyamet günü ve dini bilgilerden; beşinci başlıkta, cennet ve ahiretten bahsedilmiştir.
Yazmaya oldukça geç başlayan ve ilk kitabını 50 yaşından sonra yayımlayan Abdülhak Şinasi Hisar´ın (1887 - 1963) bütün kitapları gibi, bu kitabının da başrolünde eski İstanbul var. "Bay Edip Yüksel´e muharririn hatırası" ithafıyla imzaldır.
Safveti Ziya’nın ilk ve en başarılı kabul edilen romanı olan "Salon Köşelerinde" 1898’de Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilirken sansürün hışmına uğradığı için bazı bölümleri yayımlanamamıştır. Yazar, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra sansürün çıkardığı bölümleri ekleyerek, romanını asıl biçimiyle 1912’de kitap olarak yayımlamıştır. Otobiyografik özellikler de taşıyan Salon Köşelerinde, yüzyıl başında gündelik yaşamdaki Batılılaşmayı yansıtması açısından önemli bir eserdir.
Anadolu´nun başlangıçtan M.Ö. II. binyılın sonuna kadar özlü arkeoloji ve kültürünü veren bu el kitabının ilk bölümü "Küçük Asya´da tarih öncesi ve klasik devir öncesi arkeolojisi" adını taşımakta ve 19. yüzyıldan günümüze kadar Anadolu´da yapılagelmiş olan çalışmaların bir tarihçesini vermektedir.
"Memleketimizde nâkışlığın ibtidalarına ve sanayi-i nefise mektebinin tesisine dair malumat-ı mücmeleyi ce İstanbul Asar-ı Atika Müzesi´nde bulunan elvah-ı nakşiyenin katalogunu şamildir."