Orta Avrupa´yı baştan sona kateden tren güzergahı boyunca uğranılan şehirlerin de anlatıma kısaca dahil olduğu, gravürlü bir İstanbul seyahatnamesi... *Floral desenlerle bezeli, deri sırtlı dönem cildinde. Sayfa kenarları yaldızlıdır.
Yazıcazade Mehmed Efendi´nin kaleme aldığı ve kardeşi Ahmed Bican tarafından Türkçeye tercüme edilen, 5 kısımdan oluşan eserdir. Her bir kısım belli bir başlık etrafında toplanmıştır. Birinci başlıkta, yerde ve göklerde bulunan varlığın yaratılışındaki ilahi hikmet ve sırlardan; ikinci başlıkta, Hz. Âdem’den başlayarak hemen bütün peygamberlerden, mûcizelerinden, vahiy ve vahyin sırlarından, peygamberlerin karşılaştıkları zorluklardan; üçüncü başlıkta, dört büyük melek ve görünmeyen varlıklardan; dördüncü başlıkta, kıyamet günü ve dini bilgilerden; beşinci başlıkta, cennet ve ahiretten bahsedilmiştir.
Yazmaya oldukça geç başlayan ve ilk kitabını 50 yaşından sonra yayımlayan Abdülhak Şinasi Hisar´ın (1887 - 1963) bütün kitapları gibi, bu kitabının da başrolünde eski İstanbul var. "Bay Edip Yüksel´e muharririn hatırası" ithafıyla imzaldır.
Safveti Ziya’nın ilk ve en başarılı kabul edilen romanı olan "Salon Köşelerinde" 1898’de Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilirken sansürün hışmına uğradığı için bazı bölümleri yayımlanamamıştır. Yazar, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra sansürün çıkardığı bölümleri ekleyerek, romanını asıl biçimiyle 1912’de kitap olarak yayımlamıştır. Otobiyografik özellikler de taşıyan Salon Köşelerinde, yüzyıl başında gündelik yaşamdaki Batılılaşmayı yansıtması açısından önemli bir eserdir.
Anadolu´nun başlangıçtan M.Ö. II. binyılın sonuna kadar özlü arkeoloji ve kültürünü veren bu el kitabının ilk bölümü "Küçük Asya´da tarih öncesi ve klasik devir öncesi arkeolojisi" adını taşımakta ve 19. yüzyıldan günümüze kadar Anadolu´da yapılagelmiş olan çalışmaların bir tarihçesini vermektedir.
"Memleketimizde nâkışlığın ibtidalarına ve sanayi-i nefise mektebinin tesisine dair malumat-ı mücmeleyi ce İstanbul Asar-ı Atika Müzesi´nde bulunan elvah-ı nakşiyenin katalogunu şamildir."
Ankaravî´nin tasavvuf ve tarikat âdâbına dair eseridir. Ankaravî, Şerh-i Mesnevî’den sonra en tanınmış eseri olan Minhâcü’l-fukarâ’yı Galata Mevlevîhânesi’nde şeyhlik yaptığı dönemde kaleme almıştır.
Sultan Abdülaziz´in intiharı ya da katli hususundaki tartışmaları konu alan eserdir. Henry Eliot tarafından The Nineteenth Century
dergisinde "The Death of Abdul Aziz and of Turkish Reform” ismiyle yayınlanıp buradan tercüme ile İstanbul’a gönderilmiştir.
"Betül kardeşime, yaşam öykümü kısa yazmaya çalışırken, bir de baktım ki bölük pörçük sayıklamalar, uzadıkça uzadı ve uzamaya devam edecek galiba. En güzel günler senin olsun." ithafıyla, 2011 yılında imzalanmıştır.
Kısa süren yayın hayatına karşın, kadın dergileri içinde özel bir yere sahip olan Mehasin dergisine, Şuküfe Nihal, Halide Salih (Halide Edip Adıvar), Emine Semiye gibi yazarların yanı sıra, Mehmet Rauf da katkılarda bulunmuştur.