Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşamış Derviş Mehmed´in, Adem ile Havva´dan başlayarak IV. Mehmed´e kadar minyatürle süslediği, cihan tarihine dair şeçere tarzında kaleme aldığı "Subhatü´l-Ahbar" adlı eserini mikyas alarak, Ahmed Kemal Efendi´nin Sultan Abdülmecid devrine kadar yaptığı eklemelerle oluşturduğu eseridir.
"Faruk´a sevgilerle eski günü hatırlamak için" ithafıyla imzalıdır.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın avukatı olan Süreyya Ağaoğlu; Kuvay-ı Milliye ve Cumhuriyet gibi önemli dönemleri yaşamış bir isim olması yönüyle de ayrıca önemli bir isimdir. Ağaoğlu cumhuriyet öncesi ve sonrası meseleleri tanıklıkları ve kendi yaşamından parçalarla avukatlık mesleğine dair deneyimlerini anlatıyor.
Enver Paşa´nın, Osmanlı Türkçesinin yazımını kolaylaştırmak maksadıyla ortaya çıkardığı yazı sistemidir. Bu yazı sistemine göre Arap harfleri birbirlerine birleştirilmeden, ayrık halde kullanılmıştır. Yazı sisteminin geliştiricisi Enver Paşa olduğundan, "Enveri hattı" adıyla da anılmıştır. Satışa sunulan bu İlm-i Hal "Huruf-ı Munfasıla" yani Enver Paşa´nın geliştirdiği ayrık harflerle kaleme alınmıştır.
Edebiyat, şiir, dil, tarih, biyografi ve folklor üzerine çalışmalar yapan Hamâmîzâde İhsan´ı Reşat Ekrem Koçu´dan dinleyelim: “Divan edebiyatının, derin bilgisi ve taptaze bir dili ile son mümessillerinden kıymetli bir şâir, nezahet üstadı, kalemiyle güzide edip, çeşitli ve hudutsuz malûmatıyla bulunduğu meclise ışık, revnak veren, nüktedan, zarif, kibar; aslı Trabzon toprağından, ruhu ve irfanıyla katkısız bir İstanbullu idi.” Hamâmizâde İhsan´dan "Muhterem Muallim Selim Bey Efendi´ye muhabbetlerimle" ithafıyla imzalı...
Ünlü Alman oryantalist Dagobert Von Mikusch'un Türkçe de dâhil olmak üzere, çok sayıda dile çevrilmiş olan ünlü eserinin ilk basımı... Atatürk hakkında yazılmış en önemli eserlerden biri olan bu kitabın orijinal şömizli kopyaları oldukça nadirdir.
Tanzimat dönemi ile birlikte yeni yazışma kurallarını ortaya koymak amacıyla türlü eserler kaleme alınmıştır. Bu eserlerden biri de Ahmet Rasim´in "İlâveli Hazine-i Mekâtib Yahud Mükemmel Münşeât" adlı eseridir. Eser, yazıldığı dönemde kullanılan hem resmî hem de gayr-i resmî birçok yazışma türünü içinde barındırır, yazışma türleri ve kuralları hakkında önemli bilgiler verir, örnekler sunar.
Dönem cildindedir.
"Tanzimat devr-i edebîmizin 85 yaşında tek kalmış ve nimresmî surette jübilesi yapılmış pek güzide bir üstadının yazı hayatını ve kimsenin vâkıf olamadığı çok değerli hâtıralarını ihtiva eden şu yazıların bütün edebiyat müntesipleri tarafından zevkle okunacağını umuyoruz." *Ön kapak ciltten ayrılmıştır.
Münif Paşa tarafından hazırlanan ve Cemiyet-i İlmiye-yi Osmaniye'nin yayını olarak yalnızca 33 sayı yayımlanabilen mecmua, Türkçede yayımlanan ilk bilim dergisi ve Vaka-yı Tıbbiye'den sonra yayımlanan ikinci dergi olma özelliğine sahiptir. *Ön ve arka kapağı eksiktir.
8 cilt olarak İstanbul ve Tuna konulu olarak hazırlanan eserin, sadece İstanbul'u içeren ilk 4 cildi.... (Dördüncü cilt, Tuna (Danube) kısmının da baş kısmını içermektedir.)
İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin, hadis ilimlerini altmış beş nevi halinde incelediği Muḳaddime’sinin buna kırk nevi daha eklenerek yapılmış bir muhtasarı olup 812’de (1409) tamamlanmış meşhur hadis usulü eserinin tercümesidir. Osmanlı medreselerinde çok tutulmuş ve ders kitabı olarak okutulmuş bir eserdir.
İkinci Yeni şairlerinden farklı olarak şiirden başka hemen hiçbir şeyle ilgilenmeyen ve başka türde hiçbir kitap yayımlamayan Edip Cansever´in (1928 - 1986), "Nerde Antigone" ile başlayan dramatik yapıyı sürdürdüğü yedinci şiir kitabı…
Mısır Hidivliği´nde veraset usülünün Kavalalı Mehmed Ali Paşa´nın torunu Mısırlı Prens Mustafa Fâzıl Paşa ve çocukları aleyhinde değiştirilmesi üzerine, Kavalalılar Hanedanı´nın haklarını korumak üzere kaleme alınmıştır. Eserde, Şehzade Abdülaziz’i tahttan uzak tutmak isteyen Sultan Abdülmecid’in, oğlu V. Murad’ı veliaht olarak tayin etmesinden de söz edilerek, Osmanlı´da uygulanan veraset sistemi de eleştirilmiştir.
Safvet Nezihi, İkinci Abdülhamid döneminde sansürün yoğun yaşandığı bir dönemde eser vermeye çalışmış ve II. Meşrutiyet´in ilanı ile birlikte, bu dönemle hesaplaşmak istemiştir. Müsebbib romanında, İstibdat devrinde yaşamış bir ailenin başından geçenler anlatılmıştır.