Fransız yazar François Fénelon tarafından yazılan didaktik roman. 1699'da anonim olarak yayınlandı ve 1717'de ailesi tarafından yeniden baskısı yapıldı. Eserde, Yunan mitolojisinden alınma bir hikâyeye dayanarak ideal devletin ve devlet adamının nasıl olacağı, Ulysses'nin oğlu Telemakhos'un ve ona eşlik eden kılık değiştirmiş bilgelik tanrıçası Minerva'nın eğitici seyahatleri eşliğinde anlatılmaktadır. Türkçeye çevrilen ilk roman olarak Yusuf Kamil Paşa tarafından 1859'da çevrildi 1862'de Tercüme-i Telemak adıyla yayımlandı.
Manon Lescaut, Abbé Prévost'nun bir romanıdır. Adı "L'Histoire du chevalier des Grieux et de Manon Lescaut"dur. Bu meşhur roman evvela Hollanda'da, ardından Fransa'da yayınlanmıştır. Dönemin ileri gelenleri arasında konusu açıksaçık, ahlak bozucu bulunduğu için tepkiyle karşılandı ve toplatıldı. Buna rağmen çok popüler olmuş ve korsan halde basılanları dağıtılmaya devam etmiştir.
Asaf Halet Çelebi'nin ikinci şiir kitabı. Oldukça nadir bir eser.Numaralı 480 tane basılmış olup bu 433 numaralı baskıdır. Ön ve arka kapak tamir görmüş. Cildi dağınık,haliyle
İthaf, "Turgay Bey'e sevgilerimle" şeklindedir. Besim Akımsar, 1920’de İzmir Çeşme'de doğdu. İzmir Ticaret Lisesi’ni bitirdi. Bür süre ticaretle uğraştı, Kovan yayınevi’ni kurdu, Kovan adlı dergiyi çıkardı. Dünya gazetesinde yazar ve muhabir olarak çalıştı, Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Öykülerini Kovan ve Fikirler dergilerinde yayınladı. Öykü kitabı dışında Namık Kemal – Hayatı Kişiliği Mücadelesi Eserleri, Atatürk’ün Ölümsüz Sözleri, Nazım Hikmet ve Başkaları adlı inceleme ve derleme kitapları bulunmaktadır.
İthaf "Zeliha Özaydın için Şub/82" şeklindedir. Turgut Uyar 1927'de Ankara doğumlu. Bursa Askeri Lisesi'ni, Askeri Memurlar Okulu'nu bitirdi. Posof, Terme ve Ankara'da subay olarak, ordudan ayrılınca da sivil görevlerde çalıştı, emekliye ayrılıp İstanbul'a yerleşti. İlk şiiri Yedigün dergisinde çıkmıştı. Kaynak dergisinin bir şiir yarışmasında Arz-ı Hal şiiri ikincilik kazanınca Nurullah Ataç'ın güvendiği şairler arasına girdi. İlk dönem şiirlerinde kişisel yaşantılarının ve çevresinin izdüşümleri üzerinde durmuştu. Sonraları (1952) toplum ve törelerle çatışan bireyin sarsıntısı diyebileceğimiz şiirler yazdı. 1950 sonrası şiirimizin biçim ve öz bakımlarından yenileştirilmesiyle İkinci Yeni'nin ilk akla gelen şairlerinden; deneme ve yorumlarıyla da günümüz Türk şiirini anlayışla, yetkili değerlendiren yazarlarımızdan biri oldu.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Osmanoğulları'nın ataları ve Kayı boyunun ileri gelenlerinden söz eden eser, Oğuznâme'den Cem Sultan'ın emriyle özetlenerek ona ithaf edilmiştir. Yazar, kendi zamanına kadar gelen Osmanlı padişahlarının isimlerini ve şahsiyetini açıklamanın yanı sıra peygamberlerden, halifelerden ve ünlü hükümdarlardan da bahseder.
16. yüzyılda Hollanda'da ressam, heykeltraş, yazar, mimar ve gravür oymacısı olan Pieter Coecke van Aelst tarafından İstanbul'un Türkler tarafından fethinden 100 yıl sonra, Kanuni Sultan Süleyman döneminde çizmiş olduğu resimlerde "Avrupa'nın Türk korkusu" imajını yansıtmıştır. Ölümünden hemen kısa bir süre sonra dul eşi tarafından, van Aelst tarafından hazırlanan gravürler 1553 yılında bir kitap olarak bastırılır. Bundan 220 yıl sonra, 1873 yılında Londra'da Britanya'lı tarihçi Sir William Stirling-Maxwell, bu kitabı orijinal boyuna ve içindeki resimlerin kusursuzluğuna sadık kalarak tekrar bastırıp bir de önsöz ekler. Kitap sadece 100 adet basılan, folyo boy ve çok nadir çıkan bir görsel şölendir.