Oğuz Atay'ın İTÜ İnşaat Fakültesi'nde Hocası olan Mustafa İnan'ın babası seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey, annesi Rabia Hanım’dır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Fransız saldırısından kurtulmak için Konya’ya göç ettiler. İnan orada Şehit Muhtar Bey Mektebi’nde okula başladı. Öğrenimine savaştan sonra döndükleri Adana’da devam etti. Ortaokulun son sınıfında öğrenim gördüğü yatılı okulda Riyaziyeci (matematikçi) lakabıyla anıldı. Sonrasında girdiği Yüksek Mühendis Mektebi (sonradan İstanbul Teknik Üniversitesi)’ni birinci olarak bitirip doktora yapmak üzere İsviçre’ye gitti. Zürih Üniversitesi’nde öğrenimini tamamlayıp Türkiye’ye döndüğünde Yüksek Mühendis Mektebi’nde Teknik Mekanik ve Mukavemet Muallim Muavinliği'ne tayin edildi (1941). Yüksek Mühendislik Mektebi'nin isminin İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmesi üzerine doçentliğe getirildi (1944). Bir yıl sonra da profesörlüğe atandı. Daha sonraları Teknik Mekanik ve Genel Mukavemet Kürsüsü başkanı, fakülte dekanı ve rektör olarak hizmet verdi. 1961 seçimlerinden sonra Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) kanunu çıkarıldıktan sonra oluşturulan bilim kurulunda, vefatına kadar görev aldı.
İthaf, "Nejat Olgun için 9.6.1956" şeklindedir. Özdemir Asaf, 11 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı.1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı.1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan ögelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır. Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir. 28 Ocak 1981'de İstanbul'da öldü
İthaf " 'Bir uzatışımız var ya boynumuzu öfkelerin ardından' Turgay Gönenç için ne kadar sevinecek B. Necatigil 4.10.1962" şeklindedir. Behçet Necatigil, 1916'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Kars Lisesi'nde başladığı edebiyat öğretmenliğini İstanbul Eğitim Enstitüsü'nde sona erdirdi. İlk şiiri lise öğrencisiyken, Varlık dergisinde çıkmıştır. 1979'da vefat etti.
İthaf "Turgay Gönenç için Salah" şeklindedir. Salah Birsel, 1919'da doğdu. İlk şiiri 1937'de Gündüz dergisinde çıktı. Günlüklerini 1950'de Beş Sanat dergisinde yayımlamaya başladı. Türk şiirinde özgün bir yer edinen Birsel, daha çok aklın ve zekânın egemenliğini ön planda tutan, şairanelikten uzak, yergici şiirlere ağırlık verdi. Asıl ününü 1970'ten sonra yayınladığı 1001 Gece Denemeleri ve Salâh Bey Tarihi olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Şair ve deneme yazarı Salâh Birsel 1999'da vefat etmiştir.