"Şamdan olacağım! diyedir bağırıyordu bir oğlan. Küçürek ve övünçsüz horozuyla. Lut'ların Buhtunnasr'ı olacak. Çocukları eğerliyecekler. Binerbinmez doludizgin." Ece Ayhan'ın üçüncü şiir kitabı "Ortodoksluklar"ın ilk baskısı, Mehmet Fuat'ın yayınevi De yayınları tarafından yayınlanmıştır.
Necip Fazıl Kısakürek'in bilinen ilk şiiri Temmuz 1923 tarihli Yeni Mecmua’da yayımlanmıştır. Bu tarihten başlayarak 1939’a kadar Yeni Mecmua, Millî Mecmua, Anadolu, Hayat ve Varlık dergileriyle Cumhuriyet gazetesinde şiirleri ve hikâyeleri çıkar. Özellikle dönemin seçkin dergilerinden olan Hayat’ta yer alan şiirleriyle dikkati çeker ve hakkında takdir yazıları yayımlanır. İlk şiir kitapları olan Örümcek Ağı ve Kaldırımlar bu yıllarda yazdıklarından seçmeleri ihtiva eder. Kaldırımlar kitabına adını veren uzun şiiri kendisine “Kaldırımlar şairi” olarak şöhret kazandırmıştır
Kitabın içerisinde ressam ve şair Turgay Gönenç'e ait imza bulunmaktadır Ülkü Tamer,1937’de Gaziantep’te doğdu. İlköğreniminden sonra, Robert Kolej’i bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde Gazetecilik Enstitüsü’nde okudu. Lise yıllarında şiirleri edebiyat dergilerinde yayımlanmaya başladı. İlk şiir kitabı Soğuk Otların Altında 1959’da çıktı. Şiirlerini Yanardağın Üstündeki Kuş, öykülerini Alleben Öyküleri, anılarını ise Yaşamak Hatırlamaktır adıyla bir araya getirdi. Yüzün üstünde kitap çevirdi; Edith Hamilton’dan Mitologya çevirisiyle TDK 1965 Çeviri Ödülü’nü kazandı.Ülkü Tamer, şairliği, çevirmenliği ve yayıncılığı yanında, beş yıl tiyatro oyunculuğu yaptı; en önemlisi Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’nda Manyak Cafer rolü olmak üzere birkaç oyunda rol aldı. ONK Telif Hakları Ajansı’nda çalıştı. Milliyet ve Karacan yayınlarını yönetti; Milliyet Çocuk ve Sanat Olayı dergilerini çıkardı. Federico Fellini’nin Amarcord’u ile Zoltan Fabri’nin Macarlar’ı gibi iki önemli filmin de ithalcisi. Çeşitli gazetelerde sanat konularına değinen köşe yazıları yazdı. Ülkü Tamer, 81 yaşında Bodrum ilçesinde hayatını kaybetti.
İthaf "Sevgili Turgay Gönenç'e, bir Bodrum yazından benimle beraber dönenler... Fethi Naci/90" şeklindedir. Fethi Naci 1927'de Giresun'da doğdu. Erzurum Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. 1950'lerde başlayan edebiyat eleştirmenliği uğraşısı yıllar içinde roman alanında yoğunlaştı. Türk romanı üstüne çalışmalarıyla bu alanın düşünceleri en çok merak edilen eleştirmeni oldu. Yayınevimizce yayımlanan Dönüp Baktığımda adlı anılar kitabında ise, yaşamını, içine dünyayı, ülkesini ve insanlarını sığdırabildiği etkileyici bir anlatımla çizdi.
İthaf "Sevgili Burcu'ya İzmirlilikle" şeklindedir. Tarık Dursun K., 1931'de İzmir'de doğdu. İzmir, Ankara ve İstanbulda gazetelerde çalıştı, senaryo yazarlığı ve rejisörlük yaptı. Kurul Kitabevi adıyla bir de kitabevi açtı. Hikâyelerinin konularını önce gençlik serüvenlerinden, zamanla fabrika, yapı ve deniz işçilerinin, esnaf ve küçük memur sınıfının hayat savaşlarından alan yazar, bunları şiirli bir dil ve yoğun bir duyarlıkla işlemiştir.
Oğuz Atay'ın İTÜ İnşaat Fakültesi'nde Hocası olan Mustafa İnan'ın babası seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey, annesi Rabia Hanım’dır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Fransız saldırısından kurtulmak için Konya’ya göç ettiler. İnan orada Şehit Muhtar Bey Mektebi’nde okula başladı. Öğrenimine savaştan sonra döndükleri Adana’da devam etti. Ortaokulun son sınıfında öğrenim gördüğü yatılı okulda Riyaziyeci (matematikçi) lakabıyla anıldı. Sonrasında girdiği Yüksek Mühendis Mektebi (sonradan İstanbul Teknik Üniversitesi)’ni birinci olarak bitirip doktora yapmak üzere İsviçre’ye gitti. Zürih Üniversitesi’nde öğrenimini tamamlayıp Türkiye’ye döndüğünde Yüksek Mühendis Mektebi’nde Teknik Mekanik ve Mukavemet Muallim Muavinliği'ne tayin edildi (1941). Yüksek Mühendislik Mektebi'nin isminin İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmesi üzerine doçentliğe getirildi (1944). Bir yıl sonra da profesörlüğe atandı. Daha sonraları Teknik Mekanik ve Genel Mukavemet Kürsüsü başkanı, fakülte dekanı ve rektör olarak hizmet verdi. 1961 seçimlerinden sonra Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) kanunu çıkarıldıktan sonra oluşturulan bilim kurulunda, vefatına kadar görev aldı.
İthaf, "Nejat Olgunoğlu için" şeklindedir. Eser, Özdemir Asaf'ın üçüncü şiir kitabıdır. 11 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı.1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı.1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan ögelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır. Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir. 28 Ocak 1981'de İstanbul'da öldü
Türk Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye'ye cephe alan kendi ülkesi Fransa'ya karşı Türkiye'yi destekleyen yazılar yazan Claude Farrere, "Türk dostu" olarak tanındı.
"Latifelere ilişkin olarak şimdiye kadar gerek Türkçe gerek yabancı dillerde yazılan kitaplardan okuma gerek dinleme yoluyla kayda geçen fıkra ve hikâyelerin en seçkinlerini içeren bir derlemedir."
Nimet-i İslam adlı bu eseri ile büyük şöhret kazanan son devir Osmanlı alimi ve müderrisi Mehmed Zihni, ülke içinde üstün başarı madalyaları ile taltif edilmiş; Arap dili ve öğretimine yaptığı hizmetlerden dolayı da İsveç-Norveç Hükümeti tarafından altın madalya ile ödüllendirilmiştir. Ayrıca Galatasaray Sultanisi ve Mülkiye Mektebi'ndeki hocalığı sırasında çığır açıcı öğretimi sayesinde Kenan Rifai, Babanzade Ahmed Naim, Ali Nazima ve Abdülhak Şinasi Hisar gibi birçok değerli talebe de yetiştirmiştir.
Rubailer; cebir, astronomi, fizik, tıp ve müzik gibi değişik alanlara ilgi gösterip çalışmalarda bulunmuş olan İranlı alim, şair ve filozof Ömer Hayyam'ın şöhretinin asıl kaynağıdır.
"Kösem Sultan-Sultan İbrahim ve Cinci Hoca-Semmur ve Anber-Telli Haseki-Şekerpare-Hubyar Kadın-Sultan İbrahim'in Zulümleri-Ocağın İsyanı-Sultan İbrahim'in Katli"
Yazıldığı tarihten bu yana büyük ilgi gören Sadi Şirazî'nin ünlü Farsça eseri Gülistan, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlakî ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiştir.
Kendi ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla herhangi bir tarihten değil, ancak birtakım yazılı ve sözlü kaynaklardan faydalanarak tamamıyla kendi devrinin olaylarını yazan Selanikli Mustafa Efendi, ileri gelen devlet adamlarıyla sıkı ilişkiler kurmakla olayların iç yüzünü öğrenme imkanı elde etmiştir. Dili ve konulara yaklaşımı bakımından kendine has özelliklere sahip olsa da Selanikî Tarihi, uzun süre ilgi çekememiştir. *Hulasatu'l-Kelam adlı ikinci eserse kitabın kendi sunumuyla, "Ehl-i İslam'ın kavaid-i asliye ile ilim ve medeniyetin ilerlemesini doğuran geçmiş olayların tamamını içermektedir".