Zerendûd, ezilmiş varak altının mürekkep haline getirilip, önceden hazırlanmış yazı kalıbının fırçayla doldurulması ile oluşturulan hat eserlerine verilen addır. Günümüzde akrilik yaldız ile de bu uygulama yapılmaktadır.
Muhammed, Fatma, Ali, Hasan, Hüseyin tetabuklu olarak tasarlanmıştır. Altında nesih yazıyla yazılmış şu beyit yer almaktadır: "Her kim ola bende-i âli âbâ / Diye oğlum âna şah-ı enbiya."
Kalem Suresi´nin 51 ve 52. ayetleri yazılıdır."51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi´uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun. 52. Ve ma huve illa zikrun lil´alemiyne."
Okunuşu: "El hamdü lillahillezi halekas semavati vel arda ve cealez zulümati ven nur, sümmelleziyne keferu bi rabbihim ya´dilun. Hüvellezi halekaküm min tıynin sümme kada ecela, ve ecelün müsemmen ındehu sümme entüm temterun. Ve hüvallahü fıs semavati ve fil ard, ya´lemü sirraküm"
Anlamı: "Gökleri ve yeri yaratan, karanlık ve nuru yaratan Allah´a hamd olsun. Sonra bu nimetlere nankörlük edip küfredenler, O yaratan Rabblarına bu mahlukatı veya bunlardan bazılarını denk tutuyorlar. Sizi topraktan O yarattı. Sonra bir ecel hükmetti. Ve eceli müsemma da O´nun yanındadır. Sonra siz şüphe ediyorsunuz. O, göklerde ve yerde (buyruğu geçen) Allah´dır. Sizin içinizi, dışınızı, ne işlediğinizi bilir."
Meali: "Gerçek şu ki, Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder."
1916 yılında İstanbul῾da doğan Sadi Belger, İstanbul Tıp Fakültesi῾nden 1940'da mezun oldu. Vakıf Guraba Hastahanesi Cerrahi Kliniği Şefliği görevinde bulundu. Halim Özyazıcı'dan talik meşketti. Halim Bey῾in vefatından sonra Necmeddin Okyay῾dan hat meşkine devam ederek icazet aldı. 1976 yılında vefat etmiştir.
Seyyid Osman Efendi [Deli Osman] İstanbul’da doğdu. Aklâm-ı sitteyi evvelâ Müsta’itzâde Süleyman Efendi talebelerinden Kethüda Kalemi'nden Çengelköylü Hacızâde Mustafa Efendi’den meşkederek icazet aldı. Saray-ı Hümayun hocalarından Hocapaşalı İbrahim Âfîf Efendi’ye devam etti. Şeyh Hamdullah ekolünde kısa zamanda ilerleme kaydederek hocasının takdîrini kazandığı gibi, dâmâdı olma şerefini de elde etti. Yine hocasının himmetiyle evvelâ Mukabele-i Süvârî Kalemi hulefâsından olup senelerce hizmette bulundu. Daha sonra Sadâret Mektûbî Kalemi’ne nakledildi. 1805 senesinde vefât etti. Karacaahmet’te Şeyh Hamdullah’ın civârında medfundur.