Emin Barın, Güzel San‘atlar Akademisi’nde Kâmil Akdik’ten hüsn-i hat dersleri almış, Necmeddîn Okyay’dan klasik Türk cild san‘atının inceliklerini öğrenmiştir. Almanya'da ciltçilik üzerine ihtisas yaparken bir yandan da modern yazı teknik ve üslûpları üzerinde çalışan sanatçı; Latin harfleri ile oluşturulan modern kompozisyonlar ile diploma ve berât yazıları üzerine yoğunlaşmıştır. 1946 senesinde çıkan madenî paraların yazıları, 1953 yılında tamamladığı Anıtkabir yazıları ile 1955’te yazdığı Yunus Emre’nin mezarındaki yazıları en meşhur eserleridir.
Dayısı şair ve müderris Yahya Nefî Efendi'den İslâmî ilimleri özel olarak okuyup icazet alan Abdülaziz Mecdi, bir süre muallimlik görevinde bulunduktan sonra Girit'te Rum mektepleriyle rekabet için açılan bir okula tayin edilmiş ve Girit'te yayınlanan Hakikat gazetesinde edebî makaleler yazmıştır. Daha sonra Anadolu'da ticaretle uğraşırken kendisine cezbe hali gelerek işini bırakmış ve bu dönemde tanıştığı iki meczubun derin etkileri altında kalmıştır. Fatih türbedarı olan Ahmed Amiş Efendi'ye intisabının da bu yıllarda olduğu düşünülmektedir. Milletvekilliği ile Şer'iyye ve Evkâf Vekâleti müsteşarlığı da yapan Mecdi Tolun, Cumhuriyet'ten sonra resmî ve özel hiçbir görev kabul etmeyip evine çekilerek dinî ve tasavvufî sohbetlerde bulunmuştur.
Emin Barın, Güzel San‘atlar Akademisi’nde Kâmil Akdik’ten hüsn-i hat dersleri almış, Necmeddîn Okyay’dan klasik Türk cild san‘atının inceliklerini öğrenmiştir. Almanya'da ciltçilik üzerine ihtisas yaparken bir yandan da modern yazı teknik ve üslûpları üzerinde çalışan sanatçı; Latin harfleri ile oluşturulan modern kompozisyonlar ile diploma ve berât yazıları üzerine yoğunlaşmıştır. 1946 senesinde çıkan madenî paraların yazıları, 1953 yılında tamamladığı Anıtkabir yazıları ile 1955’te yazdığı Yunus Emre’nin mezarındaki yazıları en meşhur eserleridir.