Kazasker Mustafa İzzet Efendi'den henüz on altı yaşındayken icazet alan Şefik Bey, onun yetiştirdiği birçok seçkin talebenin en önde gelenidir. Bilhassa celî sülüs hattını Kazasker mektebine bağlı olanlar içinde en üst mertebeye eriştirmiştir. Celi sülüs yazıları tashihe bile gerek duymadan kalemden çıkarmakta da Şefik Bey devrinin yegânesidir. Bütün hattatlar genelde bir "ketebe" şekli belirleyip onu kullanırken, Şefik Bey’in en az beş farklı imzası vardır. Muzıka-i Hümayun ve Hassa-i Şahanede yıllarca hat muallimliği yapmış ve yazdığı yazılarla Sultan Abdülmecid'in hususi iltifatına mazhar olmuştur.
Sevâkıb-ı Menâkıb, Hazret-i Mevlana´nın hayatı etrafında teşekkül etmiş menkıbelerden oluşmaktadır. Söz konusu menkıbelerde devrin sosyal ve kültürel durumunu öğrenme imkanını bulmak açısından da önemli bir kaynak niteliği taşıyan Sevakıb-ı Menakıb-ı Evliyaullah, Hazret-i Mevlana´nın hayatıyla ilgili önemli bir kaynaktır.
Âl-i abâ, Hz. Peygamber'i ve yakın akrabasından belli kişileri ifade eden, daha çok Fars ve Türk edebiyatında kullanılan bir tabirdir. *Üst satırda bulunan yazıdan bir cümle: "Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikâr (Zülfikârdan keskin kılıç, Ali´den büyük yiğit yoktur)"
Hoca İşi Gubari Nesih Hadis Levha, Abdullah İbni Mesud ve Muhammet Bin Hüseyin Bin İbrahim, Osman Bin Ebu Şeybe´den rivayetle hadisler yazılı, 22x15 cm
Sülüs yazı ile İbrahim bin Ethem Hazretlerinin meşhur "İlahi abdüke´l âsî etâkâ..." cümlesi ile başlayan şiiri yazılıdır. Yazılı olan dört satırın tam manası: "Allah´ım günahkar kulun sana geldi / Günahlarını ikrar eder olduğu halde ve sana dua ederek / Eğer affedersen affedecek olan sensin / Eğer sen geri çevirirsen senden başka merhamet edecek kim var ki"
Nesih yazı ile de hat tarihimizde en çok meşk edilen metinlerden biri olan "Fetahna bismi fettahin..." cümlesi ile başlayan anonim kaside yazılıdır.
Yazının tam ortasında kalınca bir "Çelebi " imzası mevcuttur. Levha üzerinde celi divani yazı ile istiflenmiş dört ayet-i kerime mevcuttur. Sol üstte, "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik." manasına gelen Enbiya suresi 107. ayet-i kerime "Ve ma erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn" görülmektedir.
Sülüs kısımdaki hadis-i şerif: "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."
Nesih kısımdaki hadis-i şerif: "İşi zor olan bir kişinin işini kim kolaylaştırırsa Allah da onun dünya ve ahirette işlerini kolaylaştırır. Kim bir müslümanın ayıbını örterse Allah da onun ayıbını örter."
*Eser üzerinde yer yer dökülmeler olup metinden kaybolan kısımlar da mevcuttur. *Haliyle.
1898’de İstanbul’da doğan Halim Özyazıcı’nın asıl ismi Abdülhalim’dir. Esekapı İbtidai Mektebi’nde ve Aksaray Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’nde eğitim görmüştür. Gülşen-i Maarif Mektebi’nde Hattat Hamid Aytaç’tan rika, sülüs, nesih ve divani yazılarını meşketti. Rüşdiye’den mezun olduktan sonra, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydoldu. 1915’te ise Medresetü’l Hattatin’e geçti. Medresetü’l Hattatin’de ise Hasan Rıza Efendi ve Kamil Akdik’den sülüs, nesih, rika, Hattat Hulusi Efendi’den talik, İsmail Hakkı Altunbezer’den celi sülüs, Ferid Bey’den divani ve celi divani yazılarını meşk etmiştir. Divan-ı Hümayun kalemi ve Harbiye Nezareti’nde vazife alan Hattat Halim Efendi, 1924’te Bab-ı Ali’de bir yazıhane açmıştır. Hattat Halim Özyazıcı, 1946 senesinde Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne hat hocası olarak vazifelendirilmiştir. 1964’de vefat eden Hattat Halim Özyazıcı’nın kabir Kozlu Mezarlığı’ndadır.
İcazet metninde diğer icazet ibarelerinden farklı olarak “bu güzel yazı akıl sahipleri katında kıymetli hattatlar topluluğuna sunuldu, onlar da ben de icazet verdim.” ifadesi geçmektedir