Son devrin tanınmış ebru ve cilt sanatkârı Mustafa Düzgünman (ö. 1990), Necmeddin Okyay´dan eski tarz cilt ve ebru öğrenerek kısa zamanda temayüz etmiştir. Hocası Necmeddin Okyay, ebru sanatında klasik anlayışa bağlı kalarak modern uygulamalara ilgi göstermeyen Düzgünman´ın, ebruculukta kendisini geçtiğini söylemiştir. Ebru sanatının yanında dinî musiki ile de meşgul olan Düzgünman, tasavvuf zevkini ise Hafız Eşref Ede´den almıştır.
Seyyid Burhâneddin Belhî, 1849’da Belh’te dünyaya gelmiş, soyu İmam Muhammed Takî yoluyla Hz. Muhammed(s.a.v.)’e ulaşan bir zattır. Babası Seyyid Süleyman Belhî, ağabeyi ise Hamzavî-Melâmî kutbu Seyyid Abdülkadir Belhî Efendi’dir. Mâhir bir hattât ve kuvvetli bir şair olan Burhâneddin Belhî; Arapça, Farsça ve Çağatayca dillerinde şiirler yazmıştır. Şiirlerinde genelde tasavvufi temalar işlemiştir. Bu lottaki eserde de muhtemelen kendisine ait olan farsça tasavvufi bir şiir yazılıdır. Üstte "Allah kimseye muhtaç olmayan ve bütün özgülere layık olandır" anlamında "Hüve´l-ganiyyü´l-hamîd" yazmaktadır. Alt köşede Burhaneddin Belhi Efendi "Pirzade Seyyid Burhaneddin el-Hüseyni" şeklinde ketebe yazmıştır.
İsmail Hakkı Altunbezer´in Güzel Sanatlar Akademisinden tezhip talebesi Piraye İz hanımın çalışmalarından ve koleksiyonundandır. Tezhibin tarihi, içindeki yazının tarihinden 26 sene öncedir. Piraye hanımın önceden boş olarak yaptığı tezhibe sonradan Ali Alparslan tarafından esere uygun bir istif yapılmıştır.
stanbul'da doğan Mehmed Tevfik Efendi, Sultan Ahmed Camii'nin baş imamı Hafız Hüseyin Efendi'den ve Kazasker Tikveşli Yusuf Ziyaeddin Efendi'den ilim icazeti almıştır. Babasının vefatının ardından Sultan Ahmed Camii hatipliği vazifesine getirilen Tevfik Efendi, 1898'de Huzur derslerine muhtap tayin edilmiştir. Sultan Ahmed Camii hatipliğinin yanında Aksaray Valide Sultan Camii'nde ser-müezzinlik yapmıştır. Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin talebesi Nakibü'l Eşraf Mehmed Hilmi Efendi'den sülüs ve nesih yazıları meşk ederek icazet almıştır. 1914 senesinde vefat etmiştir
Asıl adı Şeyh Musa Azmi῾dir. Bu bakımdan ‴Azmi‴ imzalı bir çok yazısı vardır. Hamid, takma adı ile tanınmaktadır. Aytaç soyadını almıştır. 1891῾de Diyarbakır'da doğmuştur. Tuhfe-i Hattatîn῾de adı geçen Hattat Amidî yani Diyarbakırlı Seyyid Adem Efendi torunlarından ZülfikarAğa῾nın oğludur. İlk öğrenimini sibyan mektebinde Diyarbakır meb῾usu Hoca Mustafa Akif Efendi῾den yapmıştır. Rüşdiye mektebinde Hoca Vahid Efendi῾den rika ve jandarma kolağalarından (önyüzbaşı) Ahmed Hilmi Efendi῾den sülüs yazıyı öğrenmiştir. Ayrıca Kavas-ı Sağır imamı Said Efendi῾den ve akrabasından hüsn-i hat hocası Abdüsselam Efendilerden de öğrenimini sürdürmüştür. Resme yetenekli olduğundan askerî rüşdiye resim ve Fransızca öğretmeni merhum ressam Ali Rıza Bey῾in öğrencisi ressam Hilmi Efendi῾den resim öğrenmiştir. 18 Mayıs 1982῾de vefat etmiş, vasiyeti üzerine Karacaahmet mezarlığında Şeyh Hamdullah῾ın yakınındaki kabrine, bir mirac kandili günü toprağa verilmiştir.
Yozgat’ta doğdu, asıl adı Mehmed Said’dir. Şiirlerinde Fennî mahlasını kullandığı için daha çok bu isimle tanınmıştır. Tahsilini Yozgat’ta Demirli Medrese’de tamamladı. Daha öğrencilik yıllarında şiir ve edebiyatla meşgul olmaya başladı. Babası Kadızâde Hacı Sâdık Efendi ile devrin tanınmış devlet adamı ve şairlerinden Reîsülküttâb Âkif Paşa’nın yeğeni amcazadesi Ömer Râgıb Efendi’den Arapça, Farsça ve hat dersleri aldı. 1873’te Yozgat İdare Meclisi kâtipliğinde memuriyete başladı ve bu görevde uzun müddet kaldı. Bir süre Kayseri’de, daha sonra sırasıyla Boğazlıyan, İncesu, Kalecik, Yabanabad (Kızılcahamam) ve Sivrihisar’da çeşitli memuriyetlerde bulundu. Ardından Ankara’da vergi başkâtipliğiyle tahrirat kâtipliği yaptı. Bu sırada Ankara Valisi Âbidin Paşa’ya gönderdiği bir şiir dolayısıyla paşanın dikkatini çekince terfi ettirilip Ankara Valiliği İdare Meclisi başkâtipliğine getirildi. Bu görevde iken Ankara İdâdîsi’nde hat ve edebiyat, 1911’de de Ankara Erkek Öğretmen Okulu’nda hat dersleri verdi. Emekliye ayrıldıktan bir süre sonra 27 Ramazan 1336 (6 Temmuz 1918) tarihinde Ankara’da vefat etti; kabri Cebeci’deki Asrî Mezarlık’ta ise de yeri belli değildir.