San‘at hayatına, henüz okul yıllarında iken karikatür ve resim çalışmaları ile adım atan Sadî Belger’in hat san‘atına olan ilgisi, kendisine tedâvîye gelen Hâlim Özyazıcı ile tanışması sâyesinde başlar. Kısa zamanda Hâlim Hoca ile ahbâb olduğu gibi, ondan ta’lik meşketmeğe başladı. Daha sonra Necmeddîn Okyay’dan ta’lik hattının inceliklerini öğrenerek 1963 yılında icâzet aldı. Hat san‘atına çok sayıda kıt‘a ve levhâ hediye eden Sadî Belger, resme olan ilgisini de kaybetmemiş, özellikle yağlı ve suluboya resimler ile çalışmalarını sürdürmüştür. *Yazı şeffaf kağıt üzerine yazılmıştır.
Hattat Mustafa Efendi hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamış olsa da, yazı karakteri ve sanat değerine bakıldığında Kazasker Mustafa İzzet Efendi ekolünden üst düzey bir hattat olduğu söylenebilir.
"Allah´ın resulüdür ve peygamberlerin sonuncusudur ve Allah, her şeyi bilir" anlamına gelen, Ahzab Suresi´nin 40. Ayet-i Kerimesi yazılıdır. *Yazı şeffaf kağıt üzerine yazılmıştır.
Hat, döneminin baskı hattı olup süslemeleri elle yapılmıştır.
Mehmed Nazif Bey, Enderûn-ı Hümâyun’daki tahsiline devam ederken sarayın Hırka-i Saâdet Dairesi imamlarından hattat Hâfız Abdülehad Vahdetî Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını meşkederek on altı yaşında icâzet aldı. Daha sonra Hasan Rızâ Efendi’nin tavassutuyla Sâmi Efendi ile tanışarak kendisinden ta‘lik, divanî, celî divanî yazmasını ve tuğra çekmesini öğrendi. Sâmi Efendi, Nazif Bey gibi müstesna bir kabiliyeti tanıdıktan sonra kendisine birikimini şevkle aktarmaya başladı. 1892’de dostu Çarşambalı Ârif Bey’in ölümüyle sarsılan Sâmi Efendi onun yerine Nazif Bey’i koyarak, “Allah Ârif’i aldı, yerine Nazif’i verdi” sözleriyle teselli aradı. Nazif Bey de hem hocası hem arkadaşı olan Sâmi Efendi’nin kendisine tesirini, “Ben ona mülâki olduktan sonra esrâr-ı hatta vukuf peydâ ettim” diyerek anlatmış, 1907’de Sâmi Efendi’den ta‘lik icâzetnâmesi alan gençlerin yanı sıra beş asırlık icâzet geleneğini bozmamak maksadıyla altmış yaşından sonra Sâmi Efendi’den ta‘lik icâzeti almıştır.
Beyitlerden önce sülüs bir "Hu" yazılmış, dini bir şiirin bir mısrası nesih bir mısrası celi divani yazı ile yazılarak tamamlanmış ve celi divani ile ketebe yazılmış.