Hattat ve ressam Ramazan Taştan, hüsnihat ile iştigal etmeye lise yıllarında başladı. 2013 yılında tanıştığı Mahmut Şahşn´den sülüs meşk etmeye başladı ve icazet aldı. Halen sanatını icraya İstanbul´da devam etmektedir.
Şevki Efendi’nin en seçkin talebesi olan Ârif Efendi, daha çok sülüs ve nesih yazıda tanınmıştır. Sayısız meşk, kıta, murakka‘, hilye, evrâd-ı şerif, delâilü’l-hayrat ve levha yazmış, celî yazı ile fazla uğraşmamıştır. Şehzadebaşı Camii’nin Vefa kapısı üzerine yazdığı celî besmele çok meşhurdur. Çok süratli yazı yazdığı bilinmektedir. Yazılarının çoğuna “tilmîz-i Şevki” şeklinde imza atarak hocasına olan hürmet ve bağlılığını göstermiştir. Yetiştirdiği pek çok talebe arasında Aziz Efendi (Rifâî), Elmalılı Küçük Hamdi ve Necmettin Okyay ilk hatırlanacak olanlardır.
Bahaeddin Rahmizâde Bediz (1878-1951); Türkiye´de fotoğrafçılığın öncülerindendir. Büyük cam negatifler kullanarak ahşap makinelerle çekimler yapan meşhur bir fotoğrafçıdır.
Cahiliye döneminin tanınmış şairlerinden Ka´b b. Züheyr´in, Hz. Peygamber´e sunduğu ve karşılığında kendisine Peygamberin hırkası [Ar. bürde] verildiği için Kaside-i Bürde ya da başlangıç ifadesine göre Bânet Süâd adını alan bu şiiri, yazıldığı zamandan günümüze kadar İslam edebiyatında önemli bir yer işgal etmiştir. Eserin üzerine yazılan şerh ve nazîrelerden en meşhuru Muhammed Said el-Bûsirî´ye ait olandır. İslam dünyasında Bûsirî´nin Hz. Peygamber için yazdığı bu ünlü kaside kadar şöhret kazanan, üzerine şerh ve haşiye yazılan bir başka kaside olmamıştır. İslam ülkelerinin konuştuğu hemen bütün dillere nazım ve nesir olarak tercüme edilen kaside Grekçe, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Almancanın yanı sıra Afrika ve Güney Asya´daki yerel dillere de çevrilmiştir.