Berberzade Mehmed Said Efendi (ö.1192), Şekerzâde Seyyid Mehmed Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek icâzet almıştır. Hâfız Osman tarzının temsilcilerinden değerli bir hattattır.
Sülüs kısım: "Müminin Allah katındaki kıymeti itikadına göredir."
Nesih kısımdaki hadis-i şerifler: "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.", "Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete erersiniz."
1967 Erbil doğumlu olan Ziyad el-Mühendis,
Musul Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi’nden mezundur. 1983’te hat
sanatıyla ilgilenmeye başlayarak Hâşim el-
Bağdadî’nin meşk kitabı yardımıyla kendini
geliştirmiştir. Üniversite talebeliği sırasında
tanıştığı Yousif Thanoon’dan 1995’te
icâzet almıştır. Milletlerarası yarışmalarda
ödül kazanmış ve birçok ülkede sergilere
iştirak etmiş olan hattatın eserleri çeşitli
koleksiyonlarda yer almaktadır.
Levhanın üst kısmında ta'lik hatla şu beyitler yazmaktadır; " Vücudum mübtela-yı derd-i hicran oldu, ser-tâ-pâ, Bana ağla ... yarin istânından cüdayım ben, Aceb mi gele çeşmimden sirişkim böyle hûn-âlûd, Ciğerde bir onulmaz özge derde mübtelayım ben"
Ahmed Rasim, Cenab Şehabeddin, Halid Ziya, Halide Nusret, Cevdet Paşa, Namık Kemal gibi edebiyatçıların kaleme aldığı hikaye, şiir ve yazıları içermektedir.
Ahmed Rakım Efendi´nin (ö.1282) hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Aklâm-ı sitteyi Mustafa Rakım Efendi´nin talebesi olan Mehmed Hâşim Efendi’den meşkederek 1256´da icâzet almıştır. Muhtelif matbaalarda hattatlık yapmış ve muhtelif mekteplerde hüsn-i hat dersleri vermiştir. Matbaalarda hattatlık yaptığı zamanlarda Delailü´l Hayrat´ı ve bazı meşkleri taşbaskı olarak basılmıştır. Mustafa Rakım Efendi´nin talebesinin talebesi olması hasebiyle üslup yakınlığı bulunmakta olup "Küçük Rakım" namı ile maruftur.
Bu lottaki eser eski bir tahrirli zerendud yazıdır.
Mustafa Naili Efendi, İbrahim Sükuti Efendi’nin damadı Şekercizâde Abdurrahmân Necati Efendi’nin talebelerindendir. Hayatı hakkında malumat bulunmamaktadır. İbnüelmin Mahmud Kemal İnal, değerli hattatlardan bir olduğunu ifade etmiştir.
Gubari yazının önde gelen temsilcilerinden Mehmed Nuri Sivasi, Bab-ı Meşihat Kalemi katiblerinden Sivaslı Ahmed Efendi’nin oğludur. İstanbul’da doğmuştur. Abdullah Rüşdi Efendi'den yazı icazeti almıştır. Hilafet'in lağvı sonrası emekliye ayrılmıştır.
Kur'ân kıraati üzerine kaleme alınan Mukaddime-i Cezerî, Osmanlı medreselerinde asırlarca okutulmuş ve üzerine Arapça-Osmanlıca çeşitli şerh ve haşiyeler yazılmıştır.
Usturlap, eski dönemlerde teknik anlamıyla küresel astronomi problemlerini çözmek, gök cisimlerinin veya herhangi bir yükseltinin irtifaını ölçmek, gündüz ve gece saatlerini belirlemek, şehirlerin enlem ve boylamlarına göre kıble yönünü tesbit etmek, tablolar çıkarmak gibi teorik ve pratik birçok amaçla kullanılan bir alettir.
Nizamiye Medresesi'nin önde gelen müderris ve ediplerinden olan Muînuddîn Ahmed b. Abdurrezzak et-Tantarânî, Nizamülmülk için kaleme aldığı bu kasidesiyle ün sahibi olmuştur. Eser, Katib Çelebi tarafından benzeri yazılmamış bir kaside olarak nitelenmiş ve üzerine çok sayıda şerh ve tercüme çalışması yapılmıştır.
Meşhur hattatlardan Hasan Hüsni Efendi, Karinâbâd’daki [Bulgaristan'da Kamobat] Hüseyin Çelebi Medresesi’nin müderrisi Abdülvehhâb Efendi’nin oğlu olarak 1840'da doğdu. İlk okulunu memleketinde tamamladıktan sonra 1854 senesinde İstanbul’a giderek medrese eğitimine başladı. Karinâbâdî Hasan Hüsnî Efendi, 1868’de babasının vefâtı üzerine peder-mânend usûlüyle müderrisliğe tayin edilince memleketine döndü. On sene tedrîs-i ilimle meşgul olduktan sonra 1878’de tekrar İstanbul’a dönerek Fetvâhâne’de göreve başladı. 1880’de Ezine Niyâbet-i Şer‘iyyesi’ne tayin edilip 1883’de İ’mâlât-ı Şer‘iyye-i Umûr-ı Tahrîriyye mu’avin-i sânîsi olarak, tekrar Fetvâhâne’ye döndü. 1888’de Fetvâhâne’nin müsevvidliğine terfi edildiği gibi ilâveten Mekteb-i Nüvvâb’ın ta’lik hocalığına tayin edildi. 1900’de rütbesi Hareket-i Altmışlı’ya yükseltildi. 1904’te Trabzon Mevleviyeti’ne gidip 1909’da İ’mâlât-ı Şer‘iyye Odası’nın birinci sınıf müsevvidliğine getirildi. 20 Haziran 1912 tarihinde emekliye sevkedildi. Bu hâl üzere iken H. 3 Muhârrem 1333/M. 22 Kasım 1914 tarihinde vefât ederek Fâtih Cami hazîresine defnedildi. Ancak nâmına mezartaşı dikilmemiştir. *Çerçevenin ölçüsü 24x20 cm'dir.
"Sâl-i nev oldu yine aleme sıhhat geldi, sû-be-sû güller açıp gülşene ziynet geldi, Bu sene oldu bin üç yüz ile on üç sâli, Gitti eyyâm-ı keder yevm-i meserret geldi"
Hattat ve Müzehhip Arda Çakmak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü mezunudur. Prof. Dr. Ali Alparslan ve Prof. Uğur Derman’dan hat; Doç. Dr. Tahsin Aykutalp’dan tezhip dersleri almıştır.
Hattat Şeyh Aziz Rıfai Efendi; Bakkal Ârif Efendi, Muhsinzâde Abdullah Efendi ve Karinâbâdî Hasan Hüsnî Efendi gibi üstatlardan istifade ederek döneminin kuvvetli hattatlarından olmuştur. Bâb-ı Meşihât’te Mektûbî Kalemi Kitâbeti, Ma’rûzât-ı Mühimme Kitâbeti gibi memuriyetlerde bulunmuştur. Medresetü’l-kuzât ve Mahmudiye Merkez Rüşdî Mektebi’nin hüsn-i hat muallimliğini yapmıştır. Rıfâ’î şeyhlerinden Ken‘an Bey’den de hilâfet almıştır.
Eserdeki yazı: "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol"