Rsulullah (sav) buyurdu ki: Kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse şehid olarak ölür, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse affedilmiş olarak ölür, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse günahlarından tevbe etmiş olarak ölür, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse imanı tamamlanmış bir mümin olarak ölür, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse ölüm meleği ile münker ve nekir onu cennetle müjdeler, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse gelinin koca evine çıkarıldığı gibi cennete çıkarılır, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse kabrinde cenneti göreceği iki kapı açılır, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse Allah onun kabrini rahmet meleklerinin ziyaretgahı yapar, kim Âl-i Muhammed´in muhabbeti ile ölürse sünnet ve cemaat akidesi üzere ölür.
1937 yılında Erzurum'da doğdu. Muhtelif camilerde imam hatiplik vazifesinde bulundu. 1964 yılından itibaren hattat Halim Özyazıcı, Hamit Bey ve Kemal Batanay'dan hat meşkeden Hasan Çelebi 1975 yılında Hamit Bey'den sülüs ve nesih, 1981 yılında da Kemal Batanay'dan ta'lik ve rik'a icazetleri aldı. 1981 yılında İslam Konferansı Teşkilatı'nın yazılarını yazmak için Cidde'de, 1983 yılında da Mescid-i Nebî'nin yazılarının tamiri için Medine'de çalışmak üzere görevlendirilmiştir.
"De ki: "Bizim Rabbimiz Rahman´dır. O´na inandık ve yalnız O´na güvendik."
Mülk Sûresi 29. Ayet: "Kul huver rahmanu amenna bihi ve aleyhi tevekkelna sadakallahülazim" "
Bu eser, Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta düzenlenen “Ya Şehr-i Ramazan” hat sanatı sergisi kapsamında, sanatçısı Hattat Ferhat Kurlu tarafından depremzedeler yararına bağışlanmıştır. Tüm geliri depremzedeler yararına AFAD’a aktarılacaktır.
Eserin üst kısmındaki "Allah c.c." ve "Muhammed s.a.v." yazıları ile dört köşesindeki esmâ-i çâr yâr-ı güzîn, Turan Sevgili tarafından yazılmıştır. Eserde, elyazma delâil kitaplarındaki tasvirler tarzında Kabe minyatürü bulunmaktadır.
Bu eser, Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta düzenlenen “Ya Şehr-i Ramazan” hat sanatı sergisi kapsamında, sanatçısı Hattat Yılmaz Turan tarafından depremzedeler yararına bağışlanmıştır. Tüm geliri depremzedeler yararına AFAD’a aktarılacaktır.
Katı´ sanatı, kağıt veya deriye işlenen motif veya yazıları oyup çıkararak başka bir yüzeye yapıştırmak suretiyle gerçekleştirilen bir süsleme sanatıdır. Katı´ sanatına cilt kapaklarında, murakkalarda, yazma eserlerde sıkça rastlanmaktadır.
Sâbık Anadolu Kazaskerlerinden Mehmed Atâ’ullah Efendi'nin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Babasının nezâretinde fevkalade bir tahsîl gördüğü gibi, ta’lik meşkederek icâzet aldı.
Kamil Akdik, son dönemin 'Reisü'l-hattatin [Hattatların reisi] unvanıyla anılan meşhur hattatıdır. 1861'de İstanbul'da doğmuştur. Dört yıl boyunca Sami Efendi'ye devam ederek sülüs-nesih meşk etmiştir. Daha sonra nişan-ı hümayun kalemi mümeyyizliği ve hutut-ı mütenevvia muallimliği yapmıştır. 1914'te Medresetü'l-Hattatin'de sülüs nesih hocalığı, Galatasaray Sultanisi'nde ise talik hocalığı yapmıştır. Mısır Prenslerinden Mehmed Ali Tevfik Paşa tarafından iki defa Mısır'a davet edilen Kamil Akdik 1936'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde hat hocalığı yapmaya başlamıştır. 1941'te vefat etmiştir.
“Küçük Efendi” nâmıyla anılan Abdülaziz Efendi’nin oğlu olarak 1822'de Ermenak’ta doğdu. Babasının ismi dolayısıyla “Küçük Efendizâde” künyesiyle tanınırdı. Eğitimini tamamladıktan sonra 1838'de İstanbul’a giderek Demirkapı civarındaki Ferhad Paşa Medresesi’ne girdi. Bu esnâda hüsn-i hatta hevesle Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih dersleri almaya başladı. . Eğitimini tamamladıktan sonra kadı olarak Siroz, Burgos ve Karaferye’de görev yaptıktan sonra 1862’de İstanbul’a dönerek Meşihât Da’iresi’ne girdi. Nakibü’l-eşrâf olduğu eyyâmda Kazasker Efendi’nin kitâbet hizmetinde bulundu. Hocasının ayrılmasından sonra da uzun müddet bu görevde kaldığı için hattatlar arasında “Nakîbü’l-eşrâf kâtibi” lâkabıyla şöhret buldu. Şehzâde Mekteb-i Rüşdiyesi hüsn-i hat muallimliğini 1888 yılındaki emekliliğine değin sürdürdü. Bilâhare Sütlüce ve Dâvudpaşa mekteb-i rüşdilerinin sülüs muallimliğini de icra etti. 1890’da Meclis-i İdâre-i Emvâl-i Eytâm-ı İlmiyye âzalığına tayin edildi. 1892’de de Bâyezid İnâs Rüşdîsi’nin sülüs muallimliğine getirildi. İlmî rütbesi musûlâ-i Süleymâniyye’den Edirne Müderrisliği’ne yükseltilmiş iken H. 18 Cum‘ade’l-âhire 1318/M. 14 Aralık 1900 tarihinde, Saraçhâne’de Belediye Binası yakınındaki evinde vefât etti.
İranlı hattat Emir Ahmed Felsefi, 1959'da İran'ın Ahvaz vilayetinde doğdu. Hocaları Khorroush ve Emirhani'den nestalik yazı meşk etmiştir. Daha sonra İran Hattatlar Cemiyeti'nde hat muallimliğinde bulundu. Kaside-i Bürde, Hafız Divanı, Baba Tahir Divanı, Gülistan, Şehname gibi birçok edebi eser yazmıştır. 2013 yılında İstanbul'da Emir Ahmet Felsefi'nin eserlerinin yer aldığı 'Kalemin Sihri Hat ve Tezhip Sergisi' açılmıştır. Prof. Uğur Derman'a göre "Hattat Felsefi, bugün İran'da yaşayan hattatlar arasında ince yazmakta üstüne olmaz bir sanatkardır. Felsefi'nin hususiyeti alışılmışın çok daha incesi bir kalemle eserlerini ortaya koymasıdır." Talik yazının günümüzdeki en iyi temsilcilerinden Hattat Emir Ahmed Felsefi'nin eserleri Türkiye'de ve dünyada birçok koleksiyonda yer almaktadır.
Mustafa Düzgünman, 1920’de Üsküdar'da doğmuştur. İlk tahsilinin ardından babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkanında çalışmaya başlayan Düzgünman, annesinin dayısı olan Necmeddin Okyay tarafından Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyini Sanatları Bölümü’ne kaydettirilmiştir. Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenmiştir. Ebru sanatı haricinde musiki ile de meşgul olmuştur. Hafız Muhittin Tanık, Rifai Dergahı şeyhi Hayrullah Tacettin Yalım ve Üsküdar Rifai Asitanesi Hüsnü Sarıer gibi kıymetli hocalardan istifade etmiştir. 1953’ten 1979’a kadar Aziz Mahmud Hüdai Dergahı’nın türbedarlığını yapmıştır. 1990'da vefat eden Düzgünman’ın kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.
Mustafa Düzgünman, 1920’de Üsküdar'da doğmuştur. İlk tahsilinin ardından babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkanında çalışmaya başlayan Düzgünman, annesinin dayısı olan Necmeddin Okyay tarafından Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyini Sanatları Bölümü’ne kaydettirilmiştir. Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenmiştir. Ebru sanatı haricinde musiki ile de meşgul olmuştur. Hafız Muhittin Tanık, Rifai Dergahı şeyhi Hayrullah Tacettin Yalım ve Üsküdar Rifai Asitanesi Hüsnü Sarıer gibi kıymetli hocalardan istifade etmiştir. 1953’ten 1979’a kadar Aziz Mahmud Hüdai Dergahı’nın türbedarlığını yapmıştır. 1990'da vefat eden Düzgünman’ın kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.