Sü´ud Bey "Zadegan" isimli kendi divanının mukaddemesinde, "Safveti" mahlası hakkında şöyle diyor: "Bu mahlas bana pederim merhumun yadigar-ı talimidir. Kendisinden bi’l-ikmal sülüs ve neshden icazet aldığım sırada usul-i eslafa tevfikan ita eylemiş idi. 12 Cümade’l-ahire 1312”
Amasya’da doğan Şeyh Hamdullah, Sühreverdiyye Şeyhi Mustafa Efendi’nin oğludur. ‘Şeyh, İbnü’ş-Şeyh, Kıbletü’l Küttab ve Kutbü’l Küttab unvanlarıyla da meşhurdur. Şeyh Hamdullah, Amasya’da dönemşn hat üstadlarından Hayreddin Maraşi’den aklam-ı sitte denilen altı yazı çeşidinden de icazet aldı. Bunun yanında babasının yanında seyrisülukunu tamamladı ve ondan hilafet aldı. Şeyh Hamdullah II. Bayezid’in şehzadeliği döneminde Şehzade Bayezid’le dostluk kurmuştur. Şehzde Bayezid, Şeyh Hamdullah’ı kendisine hat hocası olarak tayin etmiştir ve ondan icazet almıştır. II. Bayezid tahta çıkınca Şeyh Hamdullah’ı İstanbul’a davet etmiş ve sarayda kâtiplik ve muallimlik vazifesine tayin etmiştir. Şeyh Hamdullah bu dönemdeki eserlerine ‘Katibü’s Sultan Bayezid’ unvanını kullanmıştır. Şeyh Hamdullah, hat sanatında kendi üslubunu ortaya koymuş bir ekol oluşturmuştur. Bilhassa sülüs ve nesih yazıda klasik üslubun kaidelerini oluşturmuştur. Şeyh Hamdullah ekolüyle aklam-ı sitte denilen altı yazı çeşidi adeta kemal devrini yaşamıştır. Hattatlığının yanında zamanının meşhur okçularından olan Şeyh Hamdullah, 1520 senesinde vefat etmiştir. Kabri Karaca Ahmed mezarlığındadır.
Kazasker Mustafa İzzet Efendi´nin büyük dedesi Tophane Kâdirîhâne Tekkesi kurucusu İsmail Rûmi Hazretlerinin kabir taşı kitabesinin kalıbıdır. Kazasker Mustafa İzzet de bu tekkeye mensup olup vasiyeti üzerine Kadirihane´de tekkenin haziresinde büyük dedesi İsmail Rumî´nin kabrinin yanına defnedilmiştir. Hicri 1041 (m. 1631) senesinde vefat eden İsmail Rumi´nin kabri muhtemelen tekkenin 2. Mahmud Dönemindeki tamiri esnasında yeniden yapılmıştır. Yazı kalıbı 3 parça altı satırdan oluşmaktadır. Celi sülüs hattı ile yazılmış ve iğnelenmiştir. Ketebe kısmı ise sadece iğnelenmiştir. İğnelenen bu kısım hali hazırdaki mezartaşı şahidesinde görülmektedir. Yazının tavrından hareketle hattatının Mahmud Celaleddin ve Mehmet Tahir Efendi yolundan bir hattat olduğu fikri öne çıkmaktadır. Literatür tarandığında hem tarih olarak hem de yazı tavrı olarak Mehmet Tahir Efendi´nin talebesi ve Mahmud Celaleddin Efendi´nin çırağı olarak kayıtlarda geçen Eyüplü Mehmed Salih Efendi´nin bu eserin hattatı olduğu anlaşılmaktadır.
Melek Paşa Hafidi Ali Haydar Bey’in Sami Efendi tarafından yazılmış mezartaşı kitabesinden 5 satırı. Mezartaşı üzerinde Sami Efendi´nin ketebe kaydı bulunmamakla beraber kaynaklardan hareketle Ali Haydar Efendi´nin mezartaşı yazısının en mümtaz talebesi Sami Efendi tarafından yazıldığı bilinmektedir. Yazı kalitesi ve tavrı da bu bilgiyi teyid etmektedir.
Hali hazırda Yahya Efendi Kabristanında bulunan mezartaşındaki yazının tamamı şu şekildedir:
Huve’l-Bâkî’
Vâsıl-ı rahmet-i Hakk
Sadr-ı Esbâk Melek
Mehmed Paşazâde
Abdülkadir Bey
Efendi’nin necl-i mükerremi
ve esbâk Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye
kadısı reisü’l-hattâtîn
Alî Haydar Beyefendi
rûhiyçün el-Fâtihâ
1287
Mezartaşı Bakkal Arif Efendi’nin oğlu Mustafa Rakım Unan tarafından yazılmıştır. Ancak kaynaklarda yazının Sami Efendi tarafından ciddi bir tashihten geçtiği nakledilmektedir. Bu satırın da arka tarafında beyaz mürekkeple Rakım Unan tarafından yazılan hali ön tarafında ise Sami Efendi tarafından yazılan hali bulunmakta ve kenarından rika hattı ile “Bu satır böyle yazılırsa hoş olur azizim” yazmaktadır. Bu yazıyı ve rika ile düşülen kaydı Sami Efendi´nin yazıp Rakım Unan´a verdiği anlaşılmaktadır.
Eser matbu olup, kitabın ilk ve son sayfasında Hattat Halim'in el yazısı mevcuttur. Hattat Halim, eserin künyesindeki bazı ifadeleri künye sayfasına aynen yazmıştır.