Bu eser, Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta düzenlenen “Ya Şehr-i Ramazan” hat sanatı sergisi kapsamında, sanatçısı Hattat Yılmaz Turan tarafından depremzedeler yararına bağışlanmıştır. Tüm geliri depremzedeler yararına AFAD’a aktarılacaktır.
Katı´ sanatı, kağıt veya deriye işlenen motif veya yazıları oyup çıkararak başka bir yüzeye yapıştırmak suretiyle gerçekleştirilen bir süsleme sanatıdır. Katı´ sanatına cilt kapaklarında, murakkalarda, yazma eserlerde sıkça rastlanmaktadır.
Sâbık Anadolu Kazaskerlerinden Mehmed Atâ’ullah Efendi'nin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Babasının nezâretinde fevkalade bir tahsîl gördüğü gibi, ta’lik meşkederek icâzet aldı.
Kamil Akdik, son dönemin 'Reisü'l-hattatin [Hattatların reisi] unvanıyla anılan meşhur hattatıdır. 1861'de İstanbul'da doğmuştur. Dört yıl boyunca Sami Efendi'ye devam ederek sülüs-nesih meşk etmiştir. Daha sonra nişan-ı hümayun kalemi mümeyyizliği ve hutut-ı mütenevvia muallimliği yapmıştır. 1914'te Medresetü'l-Hattatin'de sülüs nesih hocalığı, Galatasaray Sultanisi'nde ise talik hocalığı yapmıştır. Mısır Prenslerinden Mehmed Ali Tevfik Paşa tarafından iki defa Mısır'a davet edilen Kamil Akdik 1936'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde hat hocalığı yapmaya başlamıştır. 1941'te vefat etmiştir.
“Küçük Efendi” nâmıyla anılan Abdülaziz Efendi’nin oğlu olarak 1822'de Ermenak’ta doğdu. Babasının ismi dolayısıyla “Küçük Efendizâde” künyesiyle tanınırdı. Eğitimini tamamladıktan sonra 1838'de İstanbul’a giderek Demirkapı civarındaki Ferhad Paşa Medresesi’ne girdi. Bu esnâda hüsn-i hatta hevesle Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih dersleri almaya başladı. . Eğitimini tamamladıktan sonra kadı olarak Siroz, Burgos ve Karaferye’de görev yaptıktan sonra 1862’de İstanbul’a dönerek Meşihât Da’iresi’ne girdi. Nakibü’l-eşrâf olduğu eyyâmda Kazasker Efendi’nin kitâbet hizmetinde bulundu. Hocasının ayrılmasından sonra da uzun müddet bu görevde kaldığı için hattatlar arasında “Nakîbü’l-eşrâf kâtibi” lâkabıyla şöhret buldu. Şehzâde Mekteb-i Rüşdiyesi hüsn-i hat muallimliğini 1888 yılındaki emekliliğine değin sürdürdü. Bilâhare Sütlüce ve Dâvudpaşa mekteb-i rüşdilerinin sülüs muallimliğini de icra etti. 1890’da Meclis-i İdâre-i Emvâl-i Eytâm-ı İlmiyye âzalığına tayin edildi. 1892’de de Bâyezid İnâs Rüşdîsi’nin sülüs muallimliğine getirildi. İlmî rütbesi musûlâ-i Süleymâniyye’den Edirne Müderrisliği’ne yükseltilmiş iken H. 18 Cum‘ade’l-âhire 1318/M. 14 Aralık 1900 tarihinde, Saraçhâne’de Belediye Binası yakınındaki evinde vefât etti.
İranlı hattat Emir Ahmed Felsefi, 1959'da İran'ın Ahvaz vilayetinde doğdu. Hocaları Khorroush ve Emirhani'den nestalik yazı meşk etmiştir. Daha sonra İran Hattatlar Cemiyeti'nde hat muallimliğinde bulundu. Kaside-i Bürde, Hafız Divanı, Baba Tahir Divanı, Gülistan, Şehname gibi birçok edebi eser yazmıştır. 2013 yılında İstanbul'da Emir Ahmet Felsefi'nin eserlerinin yer aldığı 'Kalemin Sihri Hat ve Tezhip Sergisi' açılmıştır. Prof. Uğur Derman'a göre "Hattat Felsefi, bugün İran'da yaşayan hattatlar arasında ince yazmakta üstüne olmaz bir sanatkardır. Felsefi'nin hususiyeti alışılmışın çok daha incesi bir kalemle eserlerini ortaya koymasıdır." Talik yazının günümüzdeki en iyi temsilcilerinden Hattat Emir Ahmed Felsefi'nin eserleri Türkiye'de ve dünyada birçok koleksiyonda yer almaktadır.
Mustafa Düzgünman, 1920’de Üsküdar'da doğmuştur. İlk tahsilinin ardından babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkanında çalışmaya başlayan Düzgünman, annesinin dayısı olan Necmeddin Okyay tarafından Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyini Sanatları Bölümü’ne kaydettirilmiştir. Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenmiştir. Ebru sanatı haricinde musiki ile de meşgul olmuştur. Hafız Muhittin Tanık, Rifai Dergahı şeyhi Hayrullah Tacettin Yalım ve Üsküdar Rifai Asitanesi Hüsnü Sarıer gibi kıymetli hocalardan istifade etmiştir. 1953’ten 1979’a kadar Aziz Mahmud Hüdai Dergahı’nın türbedarlığını yapmıştır. 1990'da vefat eden Düzgünman’ın kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.
Mustafa Düzgünman, 1920’de Üsküdar'da doğmuştur. İlk tahsilinin ardından babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkanında çalışmaya başlayan Düzgünman, annesinin dayısı olan Necmeddin Okyay tarafından Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyini Sanatları Bölümü’ne kaydettirilmiştir. Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenmiştir. Ebru sanatı haricinde musiki ile de meşgul olmuştur. Hafız Muhittin Tanık, Rifai Dergahı şeyhi Hayrullah Tacettin Yalım ve Üsküdar Rifai Asitanesi Hüsnü Sarıer gibi kıymetli hocalardan istifade etmiştir. 1953’ten 1979’a kadar Aziz Mahmud Hüdai Dergahı’nın türbedarlığını yapmıştır. 1990'da vefat eden Düzgünman’ın kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.
Berberzade Mehmed Said Efendi (ö.1192), Şekerzâde Seyyid Mehmed Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek icâzet almıştır. Hâfız Osman tarzının temsilcilerinden değerli bir hattattır.
Sülüs kısım: "Müminin Allah katındaki kıymeti itikadına göredir."
Nesih kısımdaki hadis-i şerifler: "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.", "Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete erersiniz."
1967 Erbil doğumlu olan Ziyad el-Mühendis,
Musul Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi’nden mezundur. 1983’te hat
sanatıyla ilgilenmeye başlayarak Hâşim el-
Bağdadî’nin meşk kitabı yardımıyla kendini
geliştirmiştir. Üniversite talebeliği sırasında
tanıştığı Yousif Thanoon’dan 1995’te
icâzet almıştır. Milletlerarası yarışmalarda
ödül kazanmış ve birçok ülkede sergilere
iştirak etmiş olan hattatın eserleri çeşitli
koleksiyonlarda yer almaktadır.
Levhanın üst kısmında ta'lik hatla şu beyitler yazmaktadır; " Vücudum mübtela-yı derd-i hicran oldu, ser-tâ-pâ, Bana ağla ... yarin istânından cüdayım ben, Aceb mi gele çeşmimden sirişkim böyle hûn-âlûd, Ciğerde bir onulmaz özge derde mübtelayım ben"
Ahmed Rasim, Cenab Şehabeddin, Halid Ziya, Halide Nusret, Cevdet Paşa, Namık Kemal gibi edebiyatçıların kaleme aldığı hikaye, şiir ve yazıları içermektedir.
Ahmed Rakım Efendi´nin (ö.1282) hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Aklâm-ı sitteyi Mustafa Rakım Efendi´nin talebesi olan Mehmed Hâşim Efendi’den meşkederek 1256´da icâzet almıştır. Muhtelif matbaalarda hattatlık yapmış ve muhtelif mekteplerde hüsn-i hat dersleri vermiştir. Matbaalarda hattatlık yaptığı zamanlarda Delailü´l Hayrat´ı ve bazı meşkleri taşbaskı olarak basılmıştır. Mustafa Rakım Efendi´nin talebesinin talebesi olması hasebiyle üslup yakınlığı bulunmakta olup "Küçük Rakım" namı ile maruftur.
Bu lottaki eser eski bir tahrirli zerendud yazıdır.
Mustafa Naili Efendi, İbrahim Sükuti Efendi’nin damadı Şekercizâde Abdurrahmân Necati Efendi’nin talebelerindendir. Hayatı hakkında malumat bulunmamaktadır. İbnüelmin Mahmud Kemal İnal, değerli hattatlardan bir olduğunu ifade etmiştir.