Hattat Cüce Abdullah Efendi, saraydaki Enderun adlı mektepte eğitim gören saray cücelerindendir. Tafsilatlı bilgi için Hafız Hızır İlyas Ağa´nın Tarih-i Enderun Letâif-i Enderun adlı eserine müracaat edilebilir.
Sülüs kısım: “Fakrı sebebiyle zillete düşen kişi Allah katında güçlüdür, şanlı ve şereflidir.”
"İnne fi'l-cenneti nehran min leben, Tûlehû mâ beyne San'a ve'l-Aden, Arzahû mâ beyne Mekke ve'l-Yemen, Li-Aliyyin ve Huseynin ve Hasen [Mealen: Cennette Hz. Ali, Hasan ve Hüseyin için bir süt nehri vardır ki uzunluğu San'a ve Aden, genişliği Mekke ve Yemen arası kadardır]"
Kayışzade Hafız Osman (ö.1894); Kur’an’ı ezberledikten sonra İstanbul’a giderek dinî ilimleri tahsil etmiş, bu sırada Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını öğrenip icâzet almıştır. Hocasının vefatı üzerine Muhsinzâde Abdullah Hamdi Bey’in derslerine devam ederek zamanının hattatları arasında üstün bir başarı göstermiştir. Hayatını mushaf yazmakla geçiren Hâfız Osman Efendi, 107. mushafını yazarken Yûsuf sûresinin 12. âyetine geldiği anda teravih namazı kıldırdığı esnada rükûda vefat etmiştir.
Büyük bendir ustası olarak tanınan Uzel aynı zamanda yazar, çevirmen ve kudümzendir. Çeşitli konularda 25 kitap ve tasavvuf müziğini içeren 28 plak, CD ve kaseti yayınlanmış, 1981 yılında İstanbul Sema Grubu´nu kurmuştur.
1927 yılında doğan ve genç yaşında hayatına giren Mustafa Düzgünman sayesinde tanıştığı Neyzen Emin Bey'in etkisiyle neyzenliğe adım atan Niyazi Sayın; ney ile ilk meşklerini Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Abdülbaki Dede'nin oğlu Gavsi Baykara'dan almıştır. Daha sonra Necmeddin Okyay tarafından Resim-Heykel Müzesi müdürü, ressam ve neyzen Halil Dikmen'e götürülen Sayın, bu esnada dinî musikiyi öğrendiği Mustafa Düzgünman'dan ebru ve cilt sanatları ile fotoğrafçılık öğrenmiştir. Halen üniversitede görevine devam eden Sayın, yurt içinde ve dışında konserler vermekte, ebru sanatını kişisel ve karma sergilerle devam ettirmektedir.
Alaşehirli Kadı Mehmed Halveti´nin şu şiiri yazılıdır:
"Nuş eden aşkın şarabın âb-ı kevser istemez
Bağı vaslın seyreden firdevsi âlâdan geçer
Masivayı "Kadiyâ" terk eyle yârin aşkına
Âşık-ı dîdâr olan dünya ve ukbadan geçer"
Manası: Celil olan (Allah’ın) zikrinin bereketiyle başlarım.
Yazı kuvvetli bir yazıdır. Yazının kıvamından ve tavrından bu kişinin Mehmed Tahir Efendi talebesi olan Eyüplü Mehmed Salih olduğunu tahmin etmekteyiz:
Eyüplü Mehmed Salih Efendi'nin hayatı: Eyüp civârında Defterdâr Mahallesi’de doğdu ve ömrü boyunca orada ikamet etti. Eğitimi esnâsında Mahmud Celâleddîn Efendi’nin tilmiz-i hâsı Mehmed Tâhir Efendi’den aklâm-ı sitte meşkederek icâzet aldı. Küçük yaşta mâliye kalemlerinden birine hulefâ olup senelerce hizmetten sonra ricâlden oldu. Meclis-i Mâliye âzasından iken H. 1300/M. 1882’de vefât etti. Eyüp Mezarlığı’nda medfûndur. İbnülemin Bey'den Salih Efendi hakkında şöyle bir nakil mevcuttur: "Eyüp Cami’ndeki sa’atin üstünde bulunan levhâ onun yazısı olduğunu Nûrullah Pertev Bey söyledi"
Hattat Yusuf Sabri Efendi, meşhur hattatımız Şefik Bey'in talebelerinden kıymetli bir hattattır. Mısırlıdır. Ahmed Cenab Efendi bilinen talebelerindendir.
Kalem Suresi 51-52. âyetler:
"O inkârcılar Kur’an’ı işittikleri zaman, seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar, “Şüphe yok o bir delidir” derler. Oysa Kur’an, âlemler için öğütten başka bir şey değildir."
Levhanın arkasında tükenmez kalemle "Yazıldığı tarih: Ocak hicrî 1397, miladî 1976" notu yazılıdır.