Çekerdi İbrahim Efendi, tanınmış talik hattatlarındandır. İbnülemin, İstanbul'un birçok yerinde levhası bulunduğunu yazmıştır. Gayet canayakın, çevresi tarafından da çok sevilip sayılan bir şahsiyetti. Hattatlar arasında yaygın olan okçulukta da ustaydı. Hicrî 1202'de (m. 1788) Okmeydanı'ndaki Atıcılar Tekkesi'nde avizeli zile ok atıp darp etmiş, yani metal zili delmiştir. O esnada orada bulunan şair kemankeşler onu öven beyitler yazmıştır:
Kemanın zorbazû ile çekerdi / Geçirdi zile gör, tîri Çekerdi
Güzel bir himmet etdi oldu târih / Çerkerdi tîrini zile geçirdi
1217
Vefât tarihi ve kabristanı bilinmemektedir.
Eserin ketebesi “Çekervi” şeklinde yazılmış olsa da yazının tavrı ve dönemi itibari ile Çekerdi İbrahim Efendi’nin olduğu kanaatindeyiz.
Hazreti Ali´nin kölesi Kanber´i azad ederken söylediği söz:
"Yâ Kanber künte bi´l-emsi lî, ve sırte el-yevme mislî, vehitüke limen vehibe lî, ketebehü Alî"
Anlamı: "“Ey Kanber! Dün benimdin, bugün benim gibisin. Şimdi de seni, seni bana bağışlayana geri veriyorum. Bunu Ali yazdı.”
Yaprak üzerinde yazı yazılan alanı mürekkep tuttuğu için o kısımlar dökülmemiş, yazı dışında kalan alanlar dökülmüştür. Yaprak üzerine yazı yazma sanatının güzel örneklerinden biridir. Eski bir yaprak olmasına rağmen iyi saklanmıştır.
Anlamı: "Fevkalade hususiyetlere mazhar olan Ali’yi sıkıntılı zamanlarında çağırdığın zaman kendine yardımcı olarak bulursun.
Başarı ancak Allah iledir. Resulullah aleyhisselam şöyle buyurdu: Günahından tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir."
Ankebut Suresi 45. Ayet; “Namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir.”
Avni Nakkaş 1961'de Kerkük'te doğup, 1982’de Bağdat Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olmuştur. Fuat Başar’dan icazetlidir. Uluslararası hat yarışmalarında birçok kez ödüle layık görüldü. ABD, İtalya, Londra, Dubai, Katar ve Irak’ta sergilere katıldı. 2019’da Ankara Sanat Galerisi ve Müzayede Evi’ndeki kişisel sergisini başarıyla gerçekleştirdi. İstanbul Hilye-i Şerif ve Tespih Müzesi’nde eserleri bulunmaktadır.
İbarede İsmail Hakkı Bey’den başlayıp babası İlmî efendi, onun hocaları babası Ali Şükrî ve Kazasker Mustafa İzzet, Hacı Mustafa Vâsıf, Trabzonlu Ömer el-Vasfî üzerinden Kıbletü’l-küttâb Hamdullah ibnü’ş-şeyh ve niyahetinde Yakut el-Mustasımî’ye kadar uzanan 700 küsür yıllık bir hattatlar silsilesi sayılmaktadır.