İbarede İsmail Hakkı Bey’den başlayıp babası İlmî efendi, onun hocaları babası Ali Şükrî ve Kazasker Mustafa İzzet, Hacı Mustafa Vâsıf, Trabzonlu Ömer el-Vasfî üzerinden Kıbletü’l-küttâb Hamdullah ibnü’ş-şeyh ve niyahetinde Yakut el-Mustasımî’ye kadar uzanan 700 küsür yıllık bir hattatlar silsilesi sayılmaktadır.
Yazının ketebe kısmında “Ömer Vasfi 1220” kaydı bulunmaktadır. Yazı çok kuvvetli bir elden çıkmış Laz Ömer Vasfi Efendi'nin yazı tavrına muvafık olmakla birlikte ketebe kısmın sonradan yazıldığı kanaatindeyiz.
En üstte Allah lafzı, ortada müsenna olarak Hz. Muhammed´in (as) ve Hz. Ali´nin (ra) isimleri, etrafında Hz. Hatice, Hz Fatıma, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Hamza ve Hz. Abbas´ın (r.anhüm) isimlerinin yazılı olduğu bir nevi Hamse-i âl-i aba levhası.
Eserin hattatı, Bursa Ulu Cami´de muhtelif yazıları bulunan Mustafa Şerif Efendi´nin talebesi Bursalı Mehmed Hamdi Efendi´dir. Eser, dönemine ait altın tezhip ile süslenmiştir.
1898’de İstanbul’da doğan Halim Özyazıcı’nın asıl ismi Abdülhalim’dir. Esekapı İbtidai Mektebi’nde ve Aksaray Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’nde eğitim görmüştür. Gülşen-i Maarif Mektebi’nde Hattat Hamid Aytaç’tan rika, sülüs, nesih ve divani yazılarını meşketti. Rüşdiye’den mezun olduktan sonra, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydoldu. 1915’te ise Medresetü’l Hattatin’e geçti. Medresetü’l Hattatin’de ise Hasan Rıza Efendi ve Kamil Akdik’den sülüs, nesih, rika, Hattat Hulusi Efendi’den talik, İsmail Hakkı Altunbezer’den celi sülüs, Ferid Bey’den divani ve celi divani yazılarını meşk etmiştir. Divan-ı Hümayun kalemi ve Harbiye Nezareti’nde vazife alan Hattat Halim Efendi, 1924’te Bab-ı Ali’de bir yazıhane açmıştır. Hattat Halim Özyazıcı, 1946 senesinde Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne hat hocası olarak vazifelendirilmiştir. 1964’de vefat eden Hattat Halim Özyazıcı’nın kabir Kozlu Mezarlığı’ndadır.
Kaatı sanatı bir kağıt veya deri üzerindeki yazıyı, motifi veya şekli oyup çıkartarak bir başka kağıt ya da deriye yapıştırmak suretiyle gerçekleştirilen bir süsleme sanatıdır. Kaatı sanatına cilt kapaklarında, murakka kıtalarda ve el yazması eserlerde rastlanmaktadır. Kaatı sanatı, Osmanlılarda 16. asırda gelişmeye başlamış Kanuni Sultan Süleyman döneminde parlak devrini yaşamıştır.
Sa'diyye tarikatının kurucusu olan Sadeddin el-Cebavî'nin, ata binmede ve atıcılıkta mahir olduğu ve Haçlı saldırılarına karşı koymak için kardeşleri ile birlikte Mekke'den Dımaşk'a gittiği bilinmekte; ayrıca başta akıl hastaları olmak üzere pek çok hastayı tedavi ettiği, vahşi ve zehirli hayvanlar üzerinde etki sahibi olmak gibi özellikleri olduğu da söylenmektedir.