Peygamberin okçusu, okçuların piri, aşere-i mübeşşereden olan sahabi ve kumandan Sad ibni Ebi Vakkas.

Mehmed Saadeddin Efendi, Bursalı Lâmi’î Çelebi’nin neslinden Poturîzâde Ahmed Efendi’nin hafidi ve Emîn Efendi’nin oğlu olarak orada doğdu. Maruf bir aileye mensup olmakla beraber terceme-i hâline dâir malûmât yoktur. Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı şeyhi Nûrî Efendi’ye intisâbı münâsebetiyle ara ara İstanbul'a giderek, dergahında hücre-nişin olduğu bilinmektedir. Talik yazıyı Kasım Efendi’den meşketmiştir.

*Eser üzerinde yazıya etki etmeyen kağıt restorasyonları mecuttur.

Neyzen Tevfik'in şu şiiri yazılıdır:

"Felsefemde yok ötem, çünkü sırr-ı vâhidim. / Cem-i kesrette yekûnen sıfır-ı mutlak olmuşum.

Yokluğumla âşikârım, ehl-i beyt'e âidim.  / Secdemin şeklindeki ism-i Muhammed şâhidim."

Necmettin Okyay talebesi Ali Alparslan şeklinde ketebe atılmış. 

Ashab-ı Kehf´i anlatan şiirin metni:

Sırr-ı aşkı duydu Yemlîha olub lâl ü hamûş

Mekselînâ oldu hem-râz-ı mezâyâ-yı sürûş

Bâde-i tevhîdi Mislînâ´ya işrâb ettiler

Bî-tevakkuf içdi Mernûş u Debernûş Şâzenûş

Cür´a kalmışdı meğer câm-ı Kefeştetayyuş´dan

Kâse-lîs-i bezm olub Kıtmîr dahi kalmadı boş

Manası:

Yemlîha aşk sırrını duydu dilsiz ve uyur oldu.

Mekselînâ da onun güzel hasletlere sahip sırdaşı oldu.

Tevhid şarabını Mislînâ´ya içirdiler.

Mernûş, Debernûş ve Şâzenûş da hiç beklemeden içtiler.

Kefeştatayyuş´un kadehinden geriye bir yudum kalmış olacak ki,

Kıtmîr de o çanağı yaladı, o da boş kalmadı.

Hattat: Hafız Hasan Tahsin Efendi (ö.1914). Hocaları; Kazasker Mustafa İzzet Efendi ve Reisülhattâtîn Muhsinzade Abdullah Efendi´dir. Talebeleri arasında, Hamid Aytaç´ın yazıhanesini devraldığı Arif Hikmet Bey, oğlu Abdullah Nizameddin Bey gibi kişiler vardır.

Anlamı: Ruhu en çok daraltan şey üzüntünün yutulmasıdır.

Allah'ın dinimi ve imanımı sana emanet ediyorum. Onları hayatımda ve ölümümden sonra muhafaza eyle.

"Kabe et kalbini büthâne sansınlar seni /

Beyt-i akla girme ki dîvâne sansınlar seni,

Geç bu varlık âleminden semme vechullâh´a bak /

Ey Nasûhî sâkit ol bîgâne sansınlar seni.

Harrarahu Mâcid gufira leh"

Mustafa Bekir Pekten, h. 1331'de [m. 1912-1913] İstanbul'da doğdu. Nakliye ve kereste ticareti ile meşgul oldu. Yesari Özok'tan talik, Halim Özyazıcı'dan aklam-ı sitte, Necmeddin Okyay'dan talik ve celi sülüs meşk etmiştir. 1994'te vefat etmiştir.

Mealen: "Ey Rabbim' Bana iktidar verdin ve bana rüya yorumu öğrettin. Ey gökleri ve yerleri yaratan! Dünyada da ahirette de benim dostum sensin. Müslümanken canımı al ve beni salih kullarının arasına kat"

İcazet metni; hat sanatı ile alakalı ayetler, hadisler, Hz. Ali, İbni Hilal, Eflatun ve Yakut el-Müsta´sımî´nin hüsn-i hatt ile alakalı vecizeleri ve kelam-ı kibarlar ile başlamış ve Hz. Ali'ye kadar uzanan hüsn-i hat silsilesi yazılmıştır. Bilinen hat icazetnamelerinden farklı olarak ilmi icazetname üslubunda kaleme alınmış nadir bir icazetnamedir. 

İcazet alan: Mustafa Sıdkî

İcazet veren: Eşbehzade Seyyid Mehmed Kâmilî Efendi ve Maydanoscuzade Seyyid Halil Zühdi Efendi´nin talebesi Seyyid Hacı Mustafa Kusûrî

Tarih: 1250

Hz. Peygamber, Hz. Ali, İbni Hilal, Eflatun ve Yakut el-Müsta´sımî´nin hüsn-i hatt ile alakalı vecizeleri yazılıdır. Ardından şu şekilde s

Silsile yazılıdır: Hz. Ali, Hasan-ı Basri, Şeyh Kasım, Şeyh ibni Mukle el-vezir, Ali el-Bevvab, Şeyh İshak Efendi, Şeyh Ali Bağdâdî, Şeyh Üveys Efendi, Şeyh Talha Efendi, Şeyh Ali ibni Zeyd, Şeyh Zeynelabidîn, Şeyh Ebuzer, Şeyh Şihabeddin, Şeyh Cemaleddin, ŞEYH KIBLETÜ´L-KÜTTAB YAKUT EL-MÜSTA´SIMÎ, Şeyh Yahya Efendi, Şeyh Ahmed Efendi, Şeyh Mehmed el-Vefa Efendi, Şeyh Abdullah es-Sayrafî, Şeyh Hayreddin Efendi, ŞEYH HAMDULLAH EL-MARUF Bİ İBNİ´Ş-ŞEYH EL-AMÂSÎ r.a.h., Mustafa Dede, Mehmed Efendi, Pir Mehmed Efendi, Hasan el-Üsküdârî, Halid Dede, Derviş Dede, HAFIZÜ´L-KUR´AN OSMAN EFENDİ, Çelebi İmam el-Hacc Mustafa Efendi, Haffafzade Hüseyin Efendi, Şeyh Hafızü´l Kur´an İbrahim Efendi, Bıçakçızade Mehmed Efendi... Ali Fevzi Efendi, Eşbehzade Seyyid Mehmed Kâmilî Efendi, Mustafa Sıdkî Efendi (İcazet alan kişi).

Eser; hilyenin gözdesi, eteği, besmelesi ve çehar yar-ı güzin isimleri şeklinde parçalıdır. Bu hali ile alt alta dizildiğinde ölçüsü 36x21 cm´dir. Murakka yapılıp tezhiplendiğinde ebatlı bir eser olacaktır. 

H. 1310/M. 1892 yılında İstanbul'un Cerrahpaşa semtinde dünyaya geldi. Rüşdî tahsîli esnâsında mektebin resim hocası Şevket Bey(Dağ)’in teşvîki ile resme yöneldi. Karakalem ve yağlı boya resimler yaptığı bu dönemde, bir yandan da Tapu ve Kadastro şeflerinden Müfid Bey’den sülüs, nesih ve rık‘a meşkediyordu. Meşhur hattatların yazılarını taklit ederek, kısa zamanda mahâret kazandı. Rüşdiyeyi bitirdikten sonra girdiği Sanayi’-i Nefîse Mektebi’nin resim bölümünden mezun oldu. Uzun yıllar Afyonkarahisar Muallim Mektebi’nde resim hocalığı yaptı. Daha sonra bazı nâhiyelerde maarif müdürlüklerinde bulunup bilâhare tekaüde sevkedildi. Bundan sonra bir müddet Güzel Sanatlar Akademisi’nde yazı hocalığı yaptı. 1980 yılında, 88 yaşında olduğu hâlde vefât etti.