Osmanlı Devleti´nin ve halkının Hz. Peygamber´e bağlılığını, mukaddes topraklara olan saygısını gösteren güzel bir âdet olarak; Mekke ve Medine´ye hac mevsiminde surre alayı ile birlikte hediyeler gönderilir, bu yolda giden kafileye de Surre-i Humâyun denilirdi.
Kasidenin okunuşu: "Ale´llâhi fî külli´l-umûri tevekkülî; ve Bi´l-hamsi ashâbi´l-abâi tevessülî; Muhammedi´l-meb´ûsi ve´bneyhi ba´dehû; ve Fâtımatü´z-Zehrâ ve´l-Murtezâ Alî [Her işimde Allah'a tevekkül ederim; Şu beş kişiyi vesile bellerim; Resul Muhammed'le iki gözbebeği; Fatıma-i Zehra ve Murteza Ali]"
Ahmed Rakım Efendi´nin (ö.1282) hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Aklâm-ı sitteyi Mustafa Rakım Efendi´nin talebesi olan Mehmed Hâşim Efendi’den meşkederek 1256´da icâzet almıştır. Muhtelif matbaalarda hattatlık yapmış ve muhtelif mekteplerde hüsn-i hat dersleri vermiştir. Matbaalarda hattatlık yaptığı zamanlarda Delailü´l Hayrat´ı ve bazı meşkleri taşbaskı olarak basılmıştır. Mustafa Rakım Efendi´nin talebesinin talebesi olması hasebiyle üslup yakınlığı bulunmakta olup "Küçük Rakım" namı ile maruftur. Bu lottaki eser eski bir tahrirli zerendud yazıdır.