Sülüs Kısım Okunuşu: Allahu veliyyu´l hidayeti ve´t-tevfîk. Anlamı: Allah hidayetin ve başarının sahibidir. Nesih Kısım: Kim ezanı duyduğunda "Allahumme rabbe hâzihi....." duasını (ezan duasını) okursa kıyamet gününde şefaatim ona helal olur.
Ayasofyalı Abdurrahmân Hilmî Efendi’nin tilmizlerinden olan Abdülkadir Şükrî Efendi, daha sonra Abdülkadir Hamdî Efendi’den yeniden sülüs ve nesih meşketmiştir. Hâfız Osman tarzındaki kudreti ile şöhret kazanınca hâcegân rütbesiyle saray-ı hümâyûn kâtiblerinden olmuş, daha sonraları Enderûn-ı Hümâyûn’da hüsn-i hat talimine memur edilmiştir. Bu esnada Sultan 3. Selim´e meşk hocalığı yaptığından eserlerine “hâce-i sultanî” ünvânı ile ketebe koymaya başlayan Abdülkadir Şükrî Efendi, onun emriyle Şehzâde Mustafa´ya da meşk vermiştir. “Hâce-i Sultanî” yanında eserlerine “Kâtibü’s-sarayü’s-sultanî” ve “Hâce-i Enderûn-ı Hümâyûn” ünvânlarıyla ketebe düşmüş olan Abdülkadir Şükrî Efendi H. 1221/M. 1806 senesinde vefât etmiştir.
Okunuşu:
"Ya hazreti Pir Şeyh Sultan Seyyid Abdulkadir Geylânî kaddesallahu sırrâhû"
Mûsâ Paşa Cami’ imâmı ve mütevellisi hattat Hâfız Mirzâde Hasan Rüşdî Efendi’nin oğlu olarak H. 1258/M. 1842’de Trabzon’da doğdu. Babasından hıfz-ı Kur’an edip ilim tahsil ettiği gibi, sülüs ve nesih meşkederek H. 1260/M. 1854 senesinde, on iki yaşında iken icazet aldı. Bir müddet aonra İstanbul’a giderek Laz Hasan Efendi’nin Sultan Selîm Cami’ndeki dersine devam etti. Ayrıca Şehrî Şevket Efendi, Hâfız Gâlib ve Zerdecizâde gibi hocalardan da hususi surette istifâde etti. H. 1292/M. 1875’de icâzet aldıktan sonra rü’ûs imtihânında da muvaffâk ve birinci sınıftan tedris-i ulûme memur oldu.
Bu esnada yazı çalışmalarına da devam etti. Mahareti Ser-sikkeken Abdülfettah Efendi’nin dikkatini çekince Darphâne-i A’mire’ye alındı. Burada hâkkâklığı da öğrendiği gibi, kısa zamanda evvela sikke ressamı ve ardından ser-sikkeken muavini oldu. H. 1300/M. 1883’te ilmi rütbesi musûla-i Süleymâniyye’ye terfi etti. Uzunca boylu, yakışıklı, melihu’l-vech, mütevazı’, nâzük, mü’eddeb, Târikat-ı Kadiriyye’ye muhib, gâyet temiz giyinir bir zât olduğu nakledilen Hafız mehmed Rasim Efendi H.1302/M. 1885’te bir Perşembe günü cami’de ders okuturken hastalanarak 44 yaşında olduğu halde vefât etti. Merkez Efendi Kabristanı’na defnedildi.
Okunuşu: Kün mehcean ve behcean ve nehcean. Velâ tekün eşlen ve beşlen ve neşlen.
Tophâne’deki Karabaş Tekkesi şeyhi Hüseyin Efendi’nin akrabâsından Osman Efendi’nin oğlu olarak orada doğdu. Ömrü boyunca Tophâne´de yaşadığından bazı eserlerinde “Tophânevî” künyesini kullanmışsa da, sarışın olduğu için hattatlar arasında “Sarı Yahyâ” nâmıyla anılırdı.
Anbârîzâde Derviş Alî Efendi’den aklâm-ı sitte meşketmiştir. Hocasının vefât etmesi üzerine tilmizi ve dâmâdı Hüseyin Hablî’ye müracaat ederek, müddet de ondan ders alır.
İcâzetini aldıktan sonra “eslâfın yazılarını tedkîk ile ilerleyib” bilhassa “teşdîd, cezm ve hereke vaz’ı gibi san‘atlarda mütehassıs seviyesine erişmiş” olan Sarı Yahyâ Fahreddîn Efendi, zamanında Hâfız Osman tarzının önde gelen isimlerinden biri hâline geldi. . H. 1168/M. 1755 yılında vefât ederek, Eyüp’de, Şeyh Murad Buhârî Tekkesi’nin karşısındaki hazîreye defnedildi.
Eserin ketebe bölümünde Hafız Ali Efendi Şehrî Efendi, İstanbullu olduğunu, Yahya Fahreddin (Sarı Yahya) Efendi'nin talebesi olduğunu ve Hazreti Kamil Ahmed Paşa İmamlığı vazifesinde bulunduğunu ifade etmiştir.