Osmanlı Devleti´nin ve halkının Hz. Peygamber´e bağlılığını, mukaddes topraklara olan saygısını gösteren güzel bir adet olarak; Mekke ve Medine´ye hac mevsiminde surre alayı ile birlikte merasimle uğurlanarak hediyeler gönderilirdi. Bu giden kafileye surre-i hümâyun denilirdi.
Hattat Halim Özayazıcı Ketebeli Talik Hat, "İnsandır memeri vukuat-ı nik ü bed / Sabret Kemal mihnete in niz begüzered" (İyi ve kötü olan hadiselerin geçidi İnsandır / Sabret Kemal mihnete bu da gelip geçisidir) çerçeve içi ölçü 29x25 cm
Yozgat’ta doğdu, asıl adı Mehmed Said’dir. Şiirlerinde Fennî mahlasını kullandığı için daha çok bu isimle tanınmıştır. Tahsilini Yozgat’ta Demirli Medrese’de tamamladı. Daha öğrencilik yıllarında şiir ve edebiyatla meşgul olmaya başladı. Babası Kadızâde Hacı Sâdık Efendi ile devrin tanınmış devlet adamı ve şairlerinden Reîsülküttâb Âkif Paşa’nın yeğeni amcazadesi Ömer Râgıb Efendi’den Arapça, Farsça ve hat dersleri aldı. 1873’te Yozgat İdare Meclisi kâtipliğinde memuriyete başladı ve bu görevde uzun müddet kaldı. Bir süre Kayseri’de, daha sonra sırasıyla Boğazlıyan, İncesu, Kalecik, Yabanabad (Kızılcahamam) ve Sivrihisar’da çeşitli memuriyetlerde bulundu. Ardından Ankara’da vergi başkâtipliğiyle tahrirat kâtipliği yaptı. Bu sırada Ankara Valisi Âbidin Paşa’ya gönderdiği bir şiir dolayısıyla paşanın dikkatini çekince terfi ettirilip Ankara Valiliği İdare Meclisi başkâtipliğine getirildi. Bu görevde iken Ankara İdâdîsi’nde hat ve edebiyat, 1911’de de Ankara Erkek Öğretmen Okulu’nda hat dersleri verdi. Emekliye ayrıldıktan bir süre sonra 27 Ramazan 1336 (6 Temmuz 1918) tarihinde Ankara’da vefat etti; kabri Cebeci’deki Asrî Mezarlık’ta ise de yeri belli değildir.
Çerçeve 28x32 cm'dir. Ketebe sayfasının tarihi göz önüne alındığında ketebede geçen Derviş Ali'nin Anbarizade Derviş olduğu tahmin edilmektedir. Kendisinden önce yaşamış olan Büyük Derviş Alî Efendi’den tefrîk için hattâtîn meyanında “sânî” ve ismi ma’lûm olmayan babasına nisbetle “Anbârîzâde” lâkablarıyla anılmış olan Derviş Alî Efendi’nin evâ’il-i hâli hakkında, hıfzını ikmâl eylemiş olduğu ve medrese eğitimi aldığı dışında bir bilgi bulunmamaktadır.
Meşhur Hattat Hasan Sırrı Efendi´nin Celi Sülüs "Allahhu vahde" istifi 1316 tarihli, Hasan Sırrı Efendi Kazasker Mustafa İzzet´in Meşhur talebelerindendir. Bu levha yorgun ve haliyledir, restersoyon gerekmete olup, restore edildiğinde bir baş yapıta dönüşecektir, 37x25 cm
Yazı 1412 (1991) tarihinde yazılmış ancak imza Hasan Çelebi tarafından yakın bir zamanda atılmıştır. "Allah mübarek etsin" anlamına gelen "Barekallah" yazılıdır.
"Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kim zor durumda olan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da onun dünya ve ahirette işini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanı örterse, Allah da onu dünyada ve ahirette örter. Kişinin hedeflerinin büyük olması imandandır."
Yozgat’ta doğdu, asıl adı Mehmed Said’dir. Şiirlerinde Fennî mahlasını kullandığı için daha çok bu isimle tanınmıştır. Tahsilini Yozgat’ta Demirli Medrese’de tamamladı. Daha öğrencilik yıllarında şiir ve edebiyatla meşgul olmaya başladı. Babası Kadızâde Hacı Sâdık Efendi ile devrin tanınmış devlet adamı ve şairlerinden Reîsülküttâb Âkif Paşa’nın yeğeni amcazadesi Ömer Râgıb Efendi’den Arapça, Farsça ve hat dersleri aldı. 1873’te Yozgat İdare Meclisi kâtipliğinde memuriyete başladı ve bu görevde uzun müddet kaldı. Bir süre Kayseri’de, daha sonra sırasıyla Boğazlıyan, İncesu, Kalecik, Yabanabad (Kızılcahamam) ve Sivrihisar’da çeşitli memuriyetlerde bulundu. Ardından Ankara’da vergi başkâtipliğiyle tahrirat kâtipliği yaptı. Bu sırada Ankara Valisi Âbidin Paşa’ya gönderdiği bir şiir dolayısıyla paşanın dikkatini çekince terfi ettirilip Ankara Valiliği İdare Meclisi başkâtipliğine getirildi. Bu görevde iken Ankara İdâdîsi’nde hat ve edebiyat, 1911’de de Ankara Erkek Öğretmen Okulu’nda hat dersleri verdi. Emekliye ayrıldıktan bir süre sonra 27 Ramazan 1336 (6 Temmuz 1918) tarihinde Ankara’da vefat etti; kabri Cebeci’deki Asrî Mezarlık’ta ise de yeri belli değildir.
Farsça ta'lik yazı: Küşâde bâd be-millet hemîşe în dergâh, Be-hakk-ı Eşhedü en lâ ilâhe illallah [Eşhedü en lâ ilâhe illallah'ın hatrına bu dergâh millete her daim açık olsun]
Örnek mesele [soru]: "Sufilerin giydikleri enva'-ı dürlü taclar sünnet-i Resulullah mıdır ve sünnet-i Resulullahdır deyü itikad edenlere şer'en ne lazım gelir?" *Yazma içerisinde ayrıca "KÂFİYE" adlı sarf kitabının birkaç sayfası da yer almaktadır.