Abdürrahim Efendi, Cihan Harbi´nde Çanakkale, Galiçya ve Filistin Cephelerinde Topçu Alayı Kumandanı olarak savaşmıştır. Gösterdiği yararlıklardan dolayı Kayzer Wilhelm´den Eisernes Kreuz (Demir Haç) madalyası almıştır.
Fotoğrafın orijinal paspartusunun altındaki "Muallimler Birliği´ne ufak.." cümlesiyle başlayan not ya da ithafın devamı, sonradan eklenen paspartunun altında kaldığından dolayı okunamamıştır.
Baltalimanı Sarayı, günümüzde Metin Sabancı Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak kullanılmaktadır. *Fotoğraf üzerinde hafif kırıklar mevcuttur.
Ertuğrul Yatı ile Haydarpaşa Tren İstasyonu´na gelen Sultan Mehmed Reşad, buradan özel trenle İzmit´e gittikten sonra Kasr-ı Hümayun´a geçmiş; burada şehrin ileri gelen askeri ve sivil erkanını kabul ederek şehrin sanayisine ve zanaatına dair bilgilendirilmiştir. "Rayon de Photographes d´Actualite - S. Weinberg - Constantinople" damgalı.
Fotoğraflardan ikisinde Refet Bele ile birlikte Kara Fatma görülmektedir. Bu fotoğrafların arka yüzünde "Ferit İbrahim" kaşesi yer almaktadır. Fotoğraflardan biriyse "İhtifalci" namıyla bilinen Mehmed Ziya Bey´in İstanbul´un kurtuluşu münasebetiyle yaptığı anma konuşması sırasında çekilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanıdır. 1860 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve orta tahsilini Ankara’da yaptı. Arapçayı ve İslami ilimleri İstanbul’da Beyazıd Dersiamlarından Atıf Bey’den okudu ve icazet aldı. Daha sonra tekrar Ankara’ya döndü ve Fazliye Medresesi’nde müderris olarak göreve başladı. Birçok talebe yetiştirdi ve icazetler verdi. İlk memuriyetine Ankara Fazliye Medresesi’nde müderris olarak başladı. 10 Ekim 1898’de Ankara İstinaf Mahkemesi azalığına getirildi. 25 Kasım 1908 tarihinde de Ankara Müftüsü oldu. Ayrıca 1911 yılında bir süre Sivrihisar Kaymakamlığı görevini de vekâleten yürüttü. Milli Mücadele’nin ilk günlerinde Ankara’da “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ni kurdu ve bu cemiyetin başkanı oldu. Yokluklar içerisinde düşmanla mücadeleye hazırlanılan o karanlık ve acı günlerde Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çalıştı ve maddî-manevî büyük hizmetlerde bulundu. Bu çalışmaları sırasında İstanbul Hükümeti tarafından âsi kabul edilip, Ankara Müftülüğünden azledilerek (1920) idama mahkûm edildi. Ancak Ankara Hükümeti Rifat Efendi’yi derhal müftülük görevine iade etti. Altı ay Muğla (Menteşe) Mebusu olarak TBMM’de çalıştı. Ancak müftülük görevini tercih ederek 27 Ekim 1920’de Mebusluktan ayrıldı. 23.12.1922- 30.03.1924 tarihleri arasında Şer’iye Vekâleti Heyet-i İftaiye azalığında bulundu. 1924 tarihinde başladığı Diyanet İşleri Başkanlığı görevini, vefat tarihi olan 5 Mart 1941 tarihine kadar sürdürdü.
Hiçbir kalıba sığmayan, hiçbir kurala aldırmayan ve hiç kimseye minnet etmeyen Neyzen Tevfik’in görülmemiş bir fotoğrafı… Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet tarihinin en “nevi şahsına münhasır” şahsiyetlerinden biri olan Neyzen Tevfik, 74 yıllık hayatı boyunca herhangi bir işte çalışmadı. Neyini hiçbir zaman maddi bir kazanca alet etmedi, yalnızca kendi zevki için ve dostları için üfledi. Günlük hayatında da şiirlerinde de sözünü hiç sakınmadı. Hayatında kendisine maddî imkânlar sağlayacak kişilere iltifat etmedi, bildiği ve inandığı gibi yaşadı.
“Vatan Fedaisi” yazılı şapkasıyla Türk-Yunan Savaşı’ndan İkinci Meşrutiyet ve 31 Mart Vakası’na, cephelerde ve çalkantılı siyasi devrimlerde en ön saflarda yer alan Resneli Niyazi Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelen isimlerinden biridir. 3 Temmuz 1908 tarihinde sayıları 150’yi bulan asker ve gönüllülerle Sultan İkinci Abdülhamid’e karşı dağa çıkarak İkinci Meşrutiyet’in fitilini ateşleyen Resneli Niyazi, dağda bulunduğu esnada karşısına çıkan geyiği yanına almış ve “Gazal-i Hürriyet” adını verdiği geyiği gittiği her yere götürmüştür. 31 Mart Vakası sonrası çok sevdiği Resne kasabasına dönen Resneli Niyazi, Balkan Savaşları’nın patlak vermesiyle yeniden orduya katılmış, savaş sonrasında İstanbul’a dönerken, Avlonya limanında bir kavgayı ayırmak niyetiyle araya girmiş ve şaibeli bir şekilde öldürülmüştür.
Fotoğrafın arka yüzünde, dürbün başındaki subaylardan birinin el yazısıyla kaleme aldığı "Kardeşim Hamdi, düşman siperlerini ....: Cephe hayatımdan size bir sızma" ithafı yer almaktadır.