Hattat Şuglî Dede, 1659’da Edirne’de doğmuştur. Babası Darü’l-hadis Camii civarında mûkim olup debbâğlıkla [dericilikle] meşgul olduğundan, o da baba mesleğine devam ettirmiştir. Tâlihsiz bir kaza neticesinde bir eli ile ayağını yitirip iş göremez hâle gelince yazıya heves ederek, Kevkeb Hafız Derviş Mehmed Efendi'den sülüs ve nesih meşketmeğe başlamıştır. 1679 senesinde icâzet almıştır. 1727 yılında vefât etmiştir. Şüğlî Ahmed Dede'nin Bektâşî Târikatı’na intisap etmiş olduğu bilinmektedir. *Ketebe kısmında hattat hocasının isminden sonra kendi mahlasını yazmıştır.
Bahâiyye, Sühreverdiyye tarikatının Bahâeddin Zekeriyyâ el-Mültânî’ye nisbet edilen bir koludur. Evrâd-ı Bahâiyye ise bu tarikate mahsus bir dua ve zikir risalesidir.
İslamın ve imanın şartlarının incelendiği akaid ilmine dair açıklayıcı mahiyette Arapça eserdir. *Ciltte ve sayfalarda yıpranmalar vardır. Bazı sayfalarda su lekesi vardır.
Klasik altın tezhipli ve serlevhalı olup, icazet metninde diğer icazetlerden farklı olarak "Hattatlar tamamının görüşüne göre icazet verdim" ifadesi geçmektedir.
Arap dilbiliminin bir parçası olan sarf hakkında kaleme alınmış eserlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş külliyat. Maksud kitabında Selim Vehbi öğrencisi Halil Zühdi´ye ait 1232 tarihli ketebe yer almaktadır. *Emsile kitabı su görmüştür ve sayfalarda yıpranmalar mevcuttur.
İcazet metninde İsmail Zühdî Efendi; Hocası Mehmed Emin onun hocası Mehmed Rasim onun hocası Seyyid Abdullah onun hocası kıbletül hattatin Hafız Osman'ı silsile olarak zikretmiş. Literatürde 'kıbletül hattatin' olarak Şeyh Hamdullah'ı biliyoruz. Burada Hafız Osman'ı bu ünvanla anması açısından icazet önemli bir belge niteliği de görüyor. Hicri 1219, haliyle, 22x16 cm
İslam dünyasının her tarafında çok yaygın olarak okunan Delâilü'l-Hayrât, Kuzey Afrika tasavvufunun en önemli simalarından biri ve Şâzeliyye tarikatının Cezûlîyye kolunun kurucusu olan Cezûlî tarafından derlenen salavat mecmuasıdır.
Mustafa Halim Özyazıcı, Nalıncı Hacı Cemâl Efendi’nin oğlu olarak H. 20 Şa'bân 1315/m. 14 Ocak 1898’de İstanbul’da doğdu. Asıl ismi Mustafa Abdülhalim’dir. Esekapısı İbtidâî Mektebi’nde ve daha sonra Haseki’deki Gülşen-i Ma’arif Rüşdî Mektebi’nde okudu. Mektebin yazı hocası olan Hâmid Aytaç’tan sülüs ve nesih, Ferîd Bey’den de dîvânî ve rık’a dersleri aldı. Mezun olduktan sonra Sanayi-i Nefîse Mektebi’nin hâk ve resim şubesine girdi. Ertesi sene, yeni açımış ollan Medresetü’l-hattatin’e kaydoldu. Burada Hasan Rıza Efendi ve Kamil Akdik’ten yeniden sülüs ve nesih, Tuğrakeş İsma’il Hakkı Altunbezer’den celi sülüs ve Hulusi Yazgan’dan da ta’lik meşketti. Medresetü’l-hattatin’den 1918’de şahadetname aldıktan sonra Divan-ı Hümayun Kalemi’ne girdi.
İbrâhim Sârım Paşa Londra ve İran Büyükelçilikleri yapmış ardından 1848’de sadrazam olmuştur. Avrupa’da yaşanan 1848 ihtilâllerinin Balkanlar’a tesirini azaltmak sebebiyle tedbirler alındı. Mustafa Reşid Paşa ile aralarındaki sorunlar yüzünden vazifesi kısa sürdü.
İslam dünyasının her tarafında çok yaygın olarak okunan Delâilü'l-Hayrât, Kuzey Afrika tasavvufunun en önemli simalarından biri ve Şâzeliyye tarikatının Cezûlîyye kolunun kurucusu olan Cezûlî tarafından derlenen salavat mecmuasıdır.