Ebussuud Efendi, 30 Aralık 1490 tarihinde Çorum'un İskilip ilçesinde doğdu. Bazı şarkiyatçılar İmâd’ı Âmid ile karıştırıp Ebüssuûd Efendi’nin Diyarbakırlı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Âlî Mustafa Efendi ve Peçuylu İbrâhim’in İmâd’ı İmâdiye ile karıştırarak Ebüssuûd Efendi’yi Kürt asıllı göstermeleri de yanlıştır. Zira Ebüssuûd Efendi’nin ailesinin şimdi Irak topraklarında kalmış bulunan İmâdiyeli değil İskilip’e bağlı İmâdlı olduğu, çağdaşı bazı kaynaklar da dahil olmak üzere hemen bütün kaynaklarca belirtilmektedir. Şeyh Yavsî'nin oğludur ve anne tarafından da Ali Kuşçu'nun torunudur. 1533'te İstanbul kadılığı görevine atandı; sonra Bursa kadılığına geçti ve 1537'de Rumeli kazaskerliği görevi verildi. Sultan I. Süleyman devrinde 1545 tarihinde Şeyhülislamlığa getirildi.[3] Başarılı olduğu için Sultan I. Süleyman'in ölümünden sonra, II. Selim devrinde de görevini sürdürdü.
Sütlüce'deki Hasirizâde Dergâhı da denen Elif Efendi Tekkesi ile alakalı notlar, önemli tarihler, şeyhlerin vefatları, düşürülen tarihlerle alakalı notlar.
Şeyhülislam Zekeriya Efendi, Ankara ve İstanbul'da eğitimini tamamladıktan sonra Emir Efendi'ye intisap etmiştir. Ardından Bursa ve İstanbul'da müderrisliğe başladı. 1573 yılında Halep kadısı, Bursa ve İstanbul kadılıklarında bulundu. İki yıl kadar Anadolu kazaskerliği yaptıktan sonra emekliye ayrıldı. Hacca gitti ve döndükten sonra tekrar müderrisliğe başladı ve bir süre sonra Rumelikazaskerliğine getirildi. Azledildi sonra tekrar bu göreve getirildi. Bir süre sonra yetmiş sekiz yaşında şeyhülislamlığa getirildi.
İbn Hâcib'in nahve dair "el-Kâfiye" adlı eserine Abdurrahman Câmi tarafında yazılan "el-Fevâidü'z-Ziyâiyye" adlı bu şerh, daha çok "Molla Câmi" adıyla anılır.
Reddadesinden hareketle sayfa eksikliği olduğu görülmüş, ancak eksik sayfası sayısı tespit edilememiştir. Araya, kendi içinde bütünlüğe sahip 19 sayfalık bir metin eklemesi yapılmıştır. Sırtı kısmen ayrıktır.
Arapça sarf ilmi alanında kaleme alınan bu eser, Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Reddadesindeki belirsizliğe dayanarak sayfa eksikliği ihtimali mevcuttur. Bazı sayfaları su alıp hafif yıpranmıştır. Mıklebi kısmen ayrıktır.
Arapça sarf ilmi alanında kaleme alınan bu eser, Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Reddadesinden hareketle, sayısı tespit edilemeyen sayfa eksikliği görülmektedir. Altın cetvelle çevrelenen metin bölümleri, bazı sayfalarda cetvelin başlangıç kısmından kısmen ayrılmıştır.
El yazması altın tezhipli üst düzey hoca işi nesih hatlı erken dönem koleksiyonluk yasin-i şerif ve dua mecmuası, dönem kumlu battal ebru cildinde, 52 sayfa, 10x15 cm