*Yazılar el yazısı ile yazılmıştır. Alt kenarında "Manastır Mekteb-i Şahane-i Askeriyye üçüncü sınıf öğrencilerinden Manastırlı Mehmet Refik´in Asya haritası" notu mevcuttur.
Erken Cumhuriyet döneminde yayınlanan muhalif bir mizah gazetesi Zümrüdüanka, Cumhuriyet´in ilk yıllarında yaşanan önemli siyasal gelişmeler ve toplumsal dönüşümleri, ayrıca yayınlandığı dönemdeki basın özgürlüğünün durumunu mizahi bir üslupla ele alarak farklı bir bakış açısı sunmuştur.
Notalar; Kanuni Artaki Efendi´ye ait "Sevdama Yakın Gel", "Aşikin Halini Kederden mi", "Bu Gece Çamlarda Kalsak Ne Olur"; Udi Dıramalı Hasan´a ait "Kadın", "Kalbimi Alev Sardı"; Mustafa Bey´e ait "Nerdesin Sen"; Muallim Kazım Bey´e ait "Sende İksiri Muhabbet"; Udi Salahaddin Bey´e ait "Bir Gizli Yalan Söylede", Gönlümde Derin"; Udi Mehmet Bey´e ait "Aşıkından Sen Nasıl Bıktın".
Sultan II. Mahmud devriyle başlayan Batı tarzı Türk resminin öncü isimlerinden biri olan Arif Mehmed ya da bilinen adıyla Müşir Arif Paşa (1808 - 1865), askeri vazifesi sırasında resimle uğramış; bilhassa Türk kıyafetleri konusunda derin araştırmalar yaparak, Osmanlı devlet adamlarının kostümlerini ustalıkla resmetmiştir. Bu çalışmalarından meydana gelen ve 1873 yılında Paris´te ve İstanbul´da yayınlanan "Mecmûa-i Tesâvîr-i Osmâniyye", "Türkiye´de ilk resimli" kitap olarak takdim edilmiş ve uzun yıllar Türk kültürü ve tarihi araştırmacılarının başucu kaynaklarından biri olmuştur.
"Ayla´ya" ithaf ve imzasıyla.
Yeni-Dışavurumculuk akımının öncülerinden olan ve ayrıca yaptığı multi-medya enstalasyonları ve kolajli siyasi sanat eserleriyle de tanınan Baykam, sürekli kabuk değiştirmeyi seven bir sanatçıdır.
Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad´ın kızı Hüdâvend Hatun tarafından 1253 yılında yaptırılan tarihî yapı, Anadolu´nun en büyük sanat şaheserlerinden biridir. Hüdâvend Hatun´dan dolayı "Hatuniye Medresesi" olarak da adlandırılmıştır.
Kartpostala alt taraftan bakıldığında çelenkin içinde "Gott Strafe England" [Tanrı İngiltere´yi cezalandırır], sağ tarafından bakıldığında ise "Er Strafe Es" yazmaktadır.
"1. Bu kart, üzerinde fotoğrafı bulunan, adı, soyadı ve özel Belge No. su yazılı kanuni hak sahibi ile refakat eden eşi tarafından kullanılır. Ancak eşler tarafından münferit yolculuklarda kullanılması halinde geçerli sayılmaz. 2. Gerektiğinde kart hamillerinden, kanuni hak sahibi olduğuna dair belgeyi de göstermeleri görevlilerce istenebilir..."
"… Eğer o zamanki hükümet esna-yı harbde İttihadcılar tarafından irtikab edilen fecayi ile cinayâtın hatıratını zail etdirmek, mütarekenamenin ahkamını icra etmek ve bila-tefrik-i cins ve mezheb devlet ve ahalisinin ıslah-ı hal ve refahına teşebbüs edüb müttefiklerin ve bilhassa İngiltere´nin bu babdaki nasihatini dinlemek arzusunu ibraz ve hüsn-i niyetinin delili olarak İstanbul sokaklarında geşt ü güzar eden İttihadcıları derdest ve tevfik etmiş olaydı netice-i ahval büsbütün başka olurdu eminim. [...] Devlet-i Osmaniye vuku bulan şu ahvalden dolayı mesuliyet İngiltere üzerine değil kendisi üzerine kalmak lazım geldiğini takdir edüb ´İzmir´ olan mücazatını tediye etmeğe karar versin. ..."
Maarif Vekaleti, Cumhuriyet sonrasında okullarda kullanılmak üzere, Cumhuriyet'in değerlerine yönelik yeni afişler hazırlanması için çalışmalar başlattı. Müzayedemizde sunduğumuz afiş, bu amaçla üretilen "1 numaralı" afiş olma özelliği taşıyor.
27 Mayıs Darbesi´ni gerçekleştiren ekibin Kurmay Heyeti içinde olmasına karşın, Madanoğlu ekibi tarafından tasfiye edilerek sürgüne gönderilen 14 MBK üyesi içinde olan Alparslan Türkeş´in, gün ışığına çıkmamış üç mektubu... Türkeş´in, 12 Eylül 1962 tarihinde "Orgeneralim" hitabıyla kaleme aldığı ve Yassıada yargılamalarında tutuklu olarak yargılanan isimlerin "memleketin yüksek menfaatleri bakımından" niçin idam edilmemeleri gerektiğini gerekçeleriyle anlattığı mektup, "Aksi halde, millet ve tarih önünde sorumlu olacağınızı hatırlatırım." ifadesiyle sonlanmaktadır. Bir başka mektupta ise Türkeş, Türkiye´nin o dönemki acı portresini çizmekte: "Türkiye kararsızlık içinde çırpınıyor. Falih Rıfkı, Ahmet Yalman gibiler de durmadan yalan ve iftira kampanyası ile ortalığı büsbütün karıştırıyor (...) Açlık ve kıtlık diğer taraftan memleketi kıvrandırıyor. Yabancı entrikaları başka yönden işleri bozuyor. Aydınlar ise birbirleri ile sövüşmekten başka bir şeye bakmaya vakit bulamıyorlar. İnşallah iyi olur diyerek şark tevekkülü ile avunmıya çalışalım."
Odeon Tiyatrosu, 1875 yılında İstiklal Caddesi´nde açılan tiyatro binasıdır. İkinci Meşrutiyet döneminde bir çok önemli tiyatro grubunu sahnesinde ağırlamıştır. Güllü Agop´un Osmanlı Tiyatrosu bu salonda temsil veren tiyatro gruplarından birisi idi.