Cemil Senâ'nın mektubu, "Pek muhterem efendim" hitâbıyla başlamakta olup, mektup Cemil Senâ'nın kitabını eleştiren birine yazılmıştır. Cemil Senâ kitabı hakkındaki bazı eleştirilere hak vermekle birlikte cevap vermektedir. "Bendenizi 1927 yılında Paris'den avdet ettiğim zaman Cevdet Bey'de görmüştünüz. Kendileriyle muarefem de o tarihe rastlar...Aradan yıllar geçti materyalist değilim.... Kitabım hakkındaki mütalaanızda haklısınız...."
Fotoğraf albümünün içerisinde aile hatıra fotoğrafı, öğrencilerle toplu hatıra fotoğrafı ve arkadaşlarıyla çekilmiş aık hava grup fotoğrafları yer almaktadır.
"Müftüzade Mehmed Nuri, İtimad etme sakın sâmiaya bâsıraya, Olur onlar da nice sehv ve hataya mazhar, İki hıssiyet (hasiyyet) eder batıl ile hakkı temyiz, Biri tedkik-i haberdir biri ta'mîk-i nazar, İşidenin ve görenin kelamına inanma, zira anlarda çok yalan yanlış vardır. İki hıssiyet (hasiyyet) vardır ki doğru ile doğru olmayanı ayırır. Anlardan birisi haber verilen kelamı tedkik ve tahkik etmek ve biri de iyice o şeyi görmelidir. 3 Teşrinisani 1329, 3 Üçdür, Mehmed Akif" [İşidenin ve görenin kelamına inanma, zira anlarda çok yalan yanlış vardır. İki hıssiyet (hasiyyet) vardır ki doğru ile doğru olmayanı ayırır. Anlardan birisi haber verilen kelamı tedkik ve tahkik etmek ve biri de iyice o şeyi görmelidir.] şeklinde yazılmıştır.
Mektup'da Talat Halman, Şair Arslan Yanardağ'ın şiir kitabı "Sevgiler de Gündemdedir" için Şair'e teşekkür etmiş, şiirleri ile ilgili görüşlerini belirtmiştir.
Birinci Mektup Faruk Timurtaş'ın Mehmet Çınarlı'ya yazdığı ve dil üzerine konuşmacı olarak çağırdığı mektuptur. Tarih: 4 Mart 1968, ölçüsü 19x23 cm. İkinci Mektup dil kongresinin tarihinin ertelenmesi hakkındadır. Tarih: 7 Mart 1968, ölçüsü 14x23 cm.
Fotokartın arkasında "Selam ve hürmetle Halit Ziya, 28.1.1935, Kaastro m. müderrislerinden B.A. Refik" şeklinde not düşülmüştür. Halit Ziya imzasının Halit Ziya Uşaklıgil'e ait olup olmadığı bilinmemektedir.
10.10.1934
Aziz İhsan,
Evrak-ı Leyal'i aldım, çok teşekkür ederim. Durub durub okuyorum. Yeni şiirlerden ağzımda hasıl olan bakır ... benzer tatsızlığı gideriyorum.
Senin ve ? Hanımefendi'nin afiyet haberlerinize sevindik. Yakında buraya gelmek rivayeti gerçekleşirse benim de çok sevineceğime emin ol.
Ben eylül ayı içinde pek iyi değildim, hele son yarısında. Bir iki günden beri biraz iyileşdim, fakat gene yatakdayım. Ateş nazlı nazlı iniyor. Şimdilik 37.5 buçukdan yukarı çıkmamağa başladı. Bu yarım derece tarafı da? yakında telafi ederiz.
Sevim'in, Hanımefendi'ye hürmetleri, sana çok selamları var. Benim de saygılarımı Hanımefendi'ye söyle, senin gözlerini öperim. Yener ve Turkay ellerinizi öperler. Annenin hepimiz ellerini öperiz.
Celal Sahir
15 Haziran 1944, Muhterem Beyefendi, Dün bahsettiğim kitabın ismi "Cunis?"dir; müellifinin ismi "Dr. Louis Frank"dır. Tab' tarihi 1849'dur; Paris'de basılmışdır. Bu eserin 176'ncı sahifesinin birinci sütununda Barbaros namına basılmış bir madalya resmi vardır: bunun bir yüzünde merhumun güzel bir resmi ve resmin kenarında da Latin harfleriyle "Barbarossa" kelimesi yazılıdır; öteki yüzünde de Arab harfleriyle:
"Hayreddin, Şah-ı Cezayir, Sultan-ı Tunus" ibaresi vardır. Kenarındaki tarih rakamları şübheli olduğu için müellif birtakım tahminlere girişmekdedir. Bununla beraber "Hayreddin" lakabının Osmanlı İmparatorluğu'na inkıyadından evvel de mevcud olduğu, Barbaros'un 926 tarihinde Cezayir'de yapdırmış olduğu cami kapısında bulunan şu kitabe ile sabitdir: "es-Sultanu'l-Mücahid fî sebîl-i Rabbi'l-âlemîn Mevlânâ Hayreddin b. el-Emir eş-Şehir el-Mücahid Ebi Yusuf Yakub et-Türkî" Büyük dayınız Halil Edhem Bey merhumun "Düvel-i İslamiye"sinin 60. sahifesinde hem bunun, hem diğer bir kitabenin suretleri ve tarihleri vardır. Fazla olarak Lütfi Paşa'nın Tevarih-i Âl-i Osman'ının 1341 İstanbul tab'ının 344. sahifesinde ve h. 940 senesi vukuatı içinde Barbaros'un Kanuni'ye inkıyadından bahsedilirken: "Adı Hayreddin Reis iken Hayreddin Paşa oldu" denilmek suretiyle de bu unvanın eskiliği tasrih edilmekdedir. Zaten Katib Çelebi'nin "Esfârü'l-Bihâr"ında da Barbaros'un Osmanlılara iltihakından evvel "Hayreddin Reis" ve "Hayreddin Bey" unvanlarıyla gaza etdiği halde iltihakdan sonra "Hayreddin Paşa" unvanıyla rol oynadığı görülmekdedir. Bu izahatımın zatıalilerini tatmin edebileceği ümidiyle hanımefendilere lütfen tazimatımızın arzını refikamla beraber rica eyler, Beyefendi hazretlerinin mübarek ellerini öper ve zatıalileriyle Cemal Şehid Beyefendi'ye hürmetlerimizi arz eyleriz efendim. İsmail Hami Danişmend