Klasik Türk müziğinin unutulmaz sesi Safiye Ayla´nın (1917 - 1998), New York First National City Bank hesap cüzdanı… Kapak içine yapıştırılmış adresiyle birlikte…
Oktay Akbal (1923-2015) Türk gazeteci ve yazardır. Servet-i Fünun Dergisinde sekreterlik, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu´nda memurluk yapmış; Yeni Sabah ve İkdam gazetelerinde çevirileri ve öyküleri yayımlanmış, Vakit gazetesinde eleştiriler ve tanıtma yazıları kaleme almıştır.
Melih Cevdet ve Oktay Rifat´la birlikte Türk şiirinde en köklü devrimi gerçekleştiren Garip Hareketi´nin asıl kurucusu ve en önemli şairi olarak kabul edilen Orhan Veli (1914 - 1950), eğitim hayatının ilk dört yılını, Galatasaray Lisesi, ilkokul kısmında yatılı olarak geçirdi. Belki de bu nedenle, (kardeşinin tanıklığına göre) sarı - kırmızı çoraplar giyecek kadar koyu bir Galatasaraylıdır, Orhan Veli. Müzayedeye sunulan ürün, Galatasaray Lisesinin ve Galatasaray futbol takımının 1923´ten itibaren kullanmaya başladığı ünlü "GS" ambleminin Orhan Veli tarafından yapılmış ve imzalanmış bir çizimidir. Orhan Veli´nin de şiirlerini yayımladığı "Aile" dergisi antetli kâğıda... / Ahşap çerçeve içinde (Çerçeve boyutları: 25 X 32 cm)...
Mustafa Düzgünman, Necmeddin Okyay onu, hocalık yaptığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyinî Sanatları Bölümü’ne kaydettirdi. Burada Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenerek kısa zamanda kabiliyetiyle dikkati çekti, diğer kıymetli hocalardan da faydalandı. Ancak hayat şartları sebebiyle bir müddet sonra okuldan ayrılarak tekrar baba mesleği olan aktarlığa döndü. Akademideki talebeliği yıllarında “şemse” denilen klasik cildin güzel örneklerini imal eden Düzgünman, bir müddet sonra o sırada çok az meraklısı bulunan bu sanatı da terketmek zorunda kaldı. Özellikle 1957’den itibaren daha fazla zaman ayırdığı ebruculukla meşguliyetini ise ölümüne kadar sürdürmüştür. Çeşitli konularda yeniliğe açık olduğu halde ebru sanatında klasik anlayışa sımsıkı bağlı kalan ve bu hususta modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgünman, ebruculukta kendisini geçtiğini söyleyen hocası Necmeddin Okyay’ın bu sanata kazandırdığı çiçekli ebru çeşitlerine papatyayı eklemiş, ayrıca çiçek şekillerini de ıslah etmiştir. 1940’ta başlayıp ölümüne kadar elli yıl süren ebruculuğu sırasında 1967’den itibaren çeşitli sergiler açan ve bazı sergilere katılan Düzgünman, hem eserleriyle hem de yetiştirdiği öğrencilerle bu sanatın tanınmasına ve yayılmasına hizmet ederek son otuz beş yılın ebruculuğuna âdeta damgasını vurmuş bir sanatkârdır.