1919 yılında Darülfünûn Coğrafya Bölümünden mezun olan Şükûfe Nihal (1896 - 1973), Türkiye'de üniversite mezunu olan ilk kadındır. Edebiyatın erkek egemen dünyasında şiirleriyle, romanlarıyla var olmaya çalıştı. Cesur bir kadın ve kararlı bir kadın hakları savunucuydu. Başta Türk Kadınlar Birliği olmak üzere, çok sayıda kadın derneğinde aktif olarak çalıştı. Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul'daki mitinglerde ateşli konuşmalarla kitleleri coşturdu. İki kez evlendi ve iki kez boşandı. Nazım Hikmet, Faruk Nafiz, Ahmet Kutsi gibi şairlerin kendisine âşık olduğu söylenen Şükûfe Nihal, ömrünün son yıllarını bir huzur evinde suskunlukla geçirdi. Şiirin yazılı olduğu kâğıdın arka yüzünde meşhur şair, yazar ve siyasetçilerin alfabetik olarak sıralandığı bir liste yer alıyor.
"1. Bu vesika Subay ve Emekli Subayların bakmakla mükellef olduğu şahıslara verilir. (Beyannameye uygun). 2. Vesika sahibi şahıs yalnız olarak Ordu Evine girmekte serbesttir. 3. Refakatinde yabancı birini getiremez. 4. Orduevine her girişte vesikanın gösterilmesi rica olunur."
Reji: Ülkü Özen, Kamera: İlhan Arakon, Senaryo: Burhan Bolan & Ahmet Üstel... "Bu film Londra´da The Rank stüdyolarında hazırlanmıştır." / "Türkiye´de ilk defa CinemaScope"...
"FOSFATİN FALYER Dünyaca Tanınmış Bir Çocuk Unudur... Halis sütün vazifesini tamamlar, hoş ve leziz bir şekilde çocuk vücudunun tam tekâmülüne lâzım olan bütün mevaddı gıdaiyeyi temin eder. FOSFATİN FALYER Çocuklara 6-7 aylık oldukları zamandan başlıyarak verilir, dişlerin çıkmasını, kemiklerin teşekkülünü kolaylaştırır."
Yazışmalardan biri, Refet Bele´nin Celaleddin Bey´i görevlendirdiğine dair emirnamedir. Diğeri ise Kazım Karabekir tarafından Refet Bele´ye hitaben kaleme alınmış ve Celaleddin Bey´in bu görevinden dolayı aylık ücretinin dışında 30 lira ücret alması gerektiği yazılıdır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün İsmet İnönü'yü tebrik etmek için kaleme aldığı mektubu şu ifadeleri içermektedir:
"Bütün tarih-i âlemde, sizin İnönü meydan muharebelerinde deruhde ettiğiniz vazife kadar ağır bir vazife deruhde etmiş kumandanlar enderdir. Milletimizin istiklâl ve hayatı, dâhiyâne idâreniz altında şerefle vazifelerini gören kumanda ve silâh arkadaşlarınızın kalb ve hamiyetine büyük emniyetle istinâd ediyordu. Siz orada yalnız düşmanı değil milletin ma’kûs tâli’ini de yendiniz. İstilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün müntehalarına kadar zaferinizi tes’îd ediyor. Düşmanın hırs-ı istilâsı, azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdahaş oldu. Namınızı, tarihin kitabe-i mefâhirine kaydeden ve bütün milleti hakkınızda ebedî minnet ve şükrana sevk eden büyük gaza ve zaferinizi tebrik ederken, üstünde durduğunuz tepenin size binlerce düşman ölüleriyle dolu bir meydan-ı şeref seyrettirdiği kadar milletimiz ve kendiniz için şaşaa-i i’tilâ ile dolu bir ufk-ı istikbâle de nâzır ve hâkim olduğunu söylemek isterim."