Cevat Şakir Kabaağaçlı ya da eserlerinde kullandığı adıyla Halikarnas Balıkçısı (1890 - 1973), bir hikâyesinden ötürü İstiklal Mahkemesi'nce Bodrum'a sürgün edildi. Üç yıllık sürgününden sonra tekrar Bodrum'a dönerek ömrünün büyük bir kısmını orada geçirdi. Konularını Ege ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan seçtiği öyküler ve romanlar yazdı. Müzayedeye sunulan mektup, imzasına ve özellikle de mektubuna çok nadir rastlanan Balıkçı'nın kendine özgü, teklifsiz üslubunu çok güzel yansıtan bir örnek... "Dün bir resimle bir yazı gönderdim. Bugün iade ettiğiniz hikâyeleri aldım. Yirmi üç tane alıkoymuşsunuz! Merhaba! Helal olsun! Çabuk yazıyorum. Benim hikâye kitabı var ya, onun baş tarafındaki sahifesine 'Musikisini duyduğum Cemal Reşit Rey'e ithaf ederim.' Merhaba! Allah'a ısmarladık. Bugün niyetim fena! Yaradılışın verdiği koca sevinç yetmiyor. ---- Hiç sebepsiz yere sanki içimde -hiç aşağıya değil- bir milyon kuş birden ötüyor. Merhaba ve yine merhaba! Bizi akıllı sananlara Allah akıl versin. ----"
Servet-i Fünûn şairlerinden Faik Ali'nin oğlu, Hisar dergisi kurucularından Munis Faik Ozansoy'un (1911 - 1975) hece ölçüsüyle yazdığı bir "münacaat"… Eski İstanbul Valisi Lütfi Kırdar'a imzalı…
1891-1944 yılları arasında çıkarılan ve Edebiyat-ı Cedide topluluğunun yayın organı olan Servet-i Fünun, Türk basın tarihinin en uzun süreli ve en etkili yayınlarındadır.
1891-1944 yılları arasında çıkarılan ve Edebiyat-ı Cedide topluluğunun yayın organı olan Servet-i Fünun, Türk basın tarihinin en uzun süreli ve en etkili yayınlarındadır.
İstanbul Beyoğlu´nda bulunan Ashkenaz Yahudilerinin devam ettiği bu okul, 1911 yılında Bne´i Brit tarafından açılmıştır. 1945´te adı Beyoğlu Özel Musevi Lisesi olarak değişmiş, 1995´te Özel Ulus Musevi Lisesi adını almıştır. Faaliyetine devam eden eski bina bugün Haliç Üniversitesi tarafından kullanılmaktadır.
Sultan II. Mahmud devriyle başlayan Batı tarzı Türk resminin öncü isimlerinden biri olan Arif Mehmed ya da bilinen adıyla Müşir Arif Paşa (1808 - 1865), askeri vazifesi sırasında resimle uğramış; bilhassa Türk kıyafetleri konusunda derin araştırmalar yaparak, Osmanlı devlet adamlarının kostümlerini ustalıkla resmetmiştir. Bu çalışmalarından meydana gelen ve 1873 yılında Paris´te ve İstanbul´da yayınlanan "Mecmûa-i Tesâvîr-i Osmâniyye", "Türkiye´de ilk resimli" kitap olarak takdim edilmiş ve uzun yıllar Türk kültürü ve tarihi araştırmacılarının başucu kaynaklarından biri olmuştur.