Başyazarlığını Fahreddin Kerim Gökay'ın yaptığı gazetenin bu sayısında Fahreddin Kerim, Mazhar Osman, Dr. Ahmed Süheyl [Ünver] imzalı yazılar da yer almaktadır.
Türkiye´nin en uzun ömürlü mizah dergilerinden olan Akbaba, 1922 yılında Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından kurulmuş ve kesintilerle birlikte 1977´ye kadar yayın hayatını sürdürmüştür. Zaman içerisinde de toplumun yoksul kesiminin dergisi olarak geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır.
Şiir anlayışını, "Yaşadığımı şiirlerimde en yoğun yönleriyle, en kesin sandığım biçimlerde, en kısa olduğuna inandığım ölçülerle verdim, veriyorum, vereceğim." sözleri ile ifade eden Özdemir Asaf´ın, kendi kurduğu ve kendi tasarımıyla, yalnızca kendi kitaplarını yayımladığı yayınevinden çıkan eserinin imzalı bu nüshasındaki ithaf, "Sayın Ayten Akçay için; 1971, Özdemir Asaf" şeklindedir.
10 Kasım 1938 tarihli not: "İnkılap dersine girmeyeceğimizi Beykoz´da öğrendik. Bugün sabah gazetelerde Türk´un Ulus´u Atatürk´ün sıhhi durumu yine vehâmet kesb etti diye okuduğum başlık günlük hayatımı baştan aşağıya kadar teessüre gark etti, 10 Kasım 1938, saat 12."
Fotoğrafın arka yüzünde,
"Âlâm-ı cihan ruhumu ateşlere yakdı;
Hâlâ eriyip gitmedi pulad vücudum
[…]
Kalbim ölü, canım ölü, lakin yaşarım ben;
Tesbit ederim cismimi bir zıll ile hâlâ... " dizelerini içeren bir şiir bulunmaktadır.
"Bu daireyi urûcen kateden kâmil ve mükemmil ve veliyy-i ekmel ve kutb-i âlem ve vâris-i Hak ve insân-ı kâmil olur ve katetmeyip de lakin bazı makâmâtını süluk ederek eğer urûc makamlarını tekmil eylediyse ârif olur ve eğer tekmil etmediyse sâlik olur ve eğer asla uruc semtine meyl etmeyip daire-i esfelde kalırsa Esfelü´s-Sâfilîn´de kalır
Envâru´l-Muhammediye´den Şeyh Hâce Muhammed Nur el-Arabî el-Milâsî"
"Kara haber/ sevgili pederimiz kitapçı Süleyman efendi oğlu Salih müptela olduğu hastalıktan kurtulamayarak cuma günü saat 4'te ruhunu hakka teslim etti."