"NOT: Nişan, Düğün ve Toplantılara geliriz. Bozuk çıkan resimler tekrar çekilir, Siparişler Posta ile gönderilir. Yalınız arzu edenlerin resmini çekilir. Bir makbuz bir poza aittir."
Mektup, "Muhterem ve Necib Paşam, Muhterem kolordunuzdan ayrıldıkdan bir hafta sonra zat-ı devletinizin Ankara'ya teşrifiniz günü ben de Diyarbakır'a hareketle…" şeklinde başlamakta olup Diyarbakır hakkında coğrafi, tarihi vs. bilgiler içermektedir.
Türkiye'nin en uzun ömürlü mizah yayınlarından olan Akbaba, 1922 yılında Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından kurulmuş ve kesintilerle birlikte 1977'ye kadar yayın hayatını sürdürmüştür. Zaman içerisinde de toplumun yoksul kesiminin dergisi olarak geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır.
"Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nde kısm-ı Türki müntehi ve kısm-ı Fransevi beşinci sınıfına kadar tahsil gördüğü Türkçe ve Fransızca taallüm ve kitabet eylediği [eğitim görüp yazdığı] tercüme-i hâl ve hüviyet varakasında muharrerdir."
Yazılardan örnek parçalar: "Kardeşim, Sana yeni Türk harflerile mektup yazmak bilsen ne kadar hoşuma gidiyor..."; "Bir gün bir merdivenin basamakları arasında bir münazaa çıkmışdı…"
Eleştiri ve denemeleriyle, dil konusundaki aşırı görüşleriyle, hırçınlığı ve kavgacılığıyla, her zaman yenilikten yana olan tutumuyla ve genç sanatçıların önünü açmasıyla Türk edebiyatının bir dönemine damgasını vurmuş olan Nurullah Ataç (1898 - 1957) yine bir genç sanatçı için zarını atıyor ve düşeş getiriyor: "Sizden Turgut Uyar´ın adresini istemiştim, unutmuşsunuz. Ben o gencin şiirlerini seviyorum. Kendisine bir mektup yazacağım..." / Eski ahşap çerçeve içinde... (Çerçeve boyutları: 24,5 X 33 cm...)