"Gazi Paşa´nın hatıraları münasebetiyle", "İngiliz gazeteleri Musul meselesini nasıl mütalaa ediyorlar?", "İstanbul´da kumar ve dans inhisarı meselesinde" vd. başlıklı yazıları içermektedir.
Kara lakabını ve üsteğmen rütbesini Mustafa Kemal´den alan Fatma Seher, aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi pek çok görevin yanında İstiklal Harbi´nde 300 kişilik birliği de komuta etmiş, Ayşe Kadın ise savaştaki başarılarından dolayı Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1933’te İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Subay´ın 1331 tarihinde Eskişehir İstasyonu´ndan, 1332 tarihinde harp meydanından, 1334 tarihinde Keşan´dan ve 1336 tarihinde Atina´dan İstanbul´daki biricik karısı için kaleme aldığı mektuplarından biri, "Geçen defa yalnız başıma fırkam ile yapdığım harb hakkında size uzun bir mektub yazmış ve ordu kumandanının takdir telgrafını göndermiş idim. O muharebeden sonra on beş gün kadar harb sükunet buldu. Ruslar birçok kuvvetler celb ederek 4.6.332´de be-tekrar taarruz-ı harekâta başladılar. Bu tarihden 26.6.332´ye kadar harb bila-fasıla devam etdi." ifadelerini içermektedir. Bir başka mektubu ise, "Bugün tam beş ay oluyor ki Atina´da hayat-ı esaretde bulunuyorum." ifadeleri ile başlamaktadır. 1946 tarihinde yazılan mektup ise, "1942´de seçime başlamadan evvel Reis-i Cumhur İsmet İnönü´ne tahriren maruzatımda devlet idaresinin murakabesiz olduğu, memleketin milletin yüksek menafii noktasının murakabenin tesisi için hiç olmazsa beşde bir nisbetinde müstakil mebusluklara yer bırakılması rica edilmişdi." ifadeleri ile başlamaktadır.
Derginin kapağında yer alan şiirde "Bıçağı böyle ensenizde bilerim./ Ondan sonra Ulu Hak´tan şanlı zafer dilerim./ Ordumuzun karşısında tam bu hale geldiniz./ Pek yakında topunuzu haritadan silerim." yazmaktadır.