1891 yılında İngiltere’de inşa edilmiş bir balıkçı gemisi olan 4 Numaralı Rüsûmât vapuru 1913 yılında Gümrük Dairesi tarafından satın alındı. 4 Numaralı Rüsûmât vapuru Birinci Dünya Savaşı’nda 1916- 1918 yılları arasında İstanbul, Karabiga, Şevketiye, Gelibolu, Çanakkale, Biga, Tekirdağ, Paşalimanı, Marmara Adası, Çardak, Lapseki, Erdek, Bandırma, Mürefte, Avşa vs. limanları arasında seyrüsefer yapmıştır. 4 Numaralı Rüsûmât vapuru bu limanlar arasında yedeğinde mavna, yelkenli, duba ve şat çekerek Alman ve Ereğli kömürü, yiyecek, asker, cephane, uçak topları, bunlara ait boş kovanlar ve mühimmat taşımıştır. Bu hizmetleri yanında posta görevi de yapan gemi şamandıra değiştirilmesi ve gemi kurtarma çalışmalarına da katılmıştır. Bu görevleri sırasında birçok defa düşman uçaklarının saldırısından kurtulabilen 4 Numaralı Rüsûmât vapuru Birinci Dünya Savaşı’nın 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile sona ermesiyle 6 Kasım 1918’de Rüsûmât Müdüriyeti’ne devredilmiştir.
Mondros Mütarekesi’nin 6 ve 9’ncu maddeleri hükümleri gereğince, Türk Donanmasına mensup bütün harp gemileri Haliç’e çekilmiş ve aşağı yukarı bütün personeli gemilerden çıkarılmış ve müttefiklerin Kontrol Komisyonu’nun emirlerine terk edilmişti.
Ön kapak resmi: "Kadin: Bizi mâziye bağlayan bütün bağları söküp attık.. Erkek: Yalnız başınızdaki şu bağı atamadınız!.." *Akbaba, Türk edebiyatının en uzun ömürlü mizah dergilerindendir. Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından 1922 yılında yayın hayatına başlayan dergi, 1977 yılına kadar faaliyetini sürdürmüştür.
Divan şairi Sünbülzâde Vehbî tarafından, Sadrazam Halil Hamid Paşa'nın iki oğlu için kaleme alınmış ve değişik vezinlerde 58 kıtadan oluşan manzum bir Farsça-Türkçe sözlüktür. Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelimelere yer verdiği için çok tutulmuş ve okullarda okutulmuştur.
Belki mecmuanın bürosunda, belki de bir dost evinde çekilmiş olan ve bir Servet-i Fünûn toplantısı izlenimi veren, bu hafif soluk, fevkalade fotoğrafta yer alan ama kimliklerini belirleyemediğimiz kişiler de muhtemelen, dönemin şair ve ediplerinden olmalıdır.
“Nerdesin, Orda Bir Köy Var Uzakta” gibi ünlü şiirlerin şairi, “Köşebaşı, Koçyiğit Köroğlu” gibi oyunların yazarı, Âşık Veysel’i Türkiye’ye tanıtan, eğitimci, halkbilimci, yazar ve şair Ahmet Kutsi Tecer’in (1901 – 1967), arkadaşlarıyla birlikte çekilmiş bir fotoğrafı…