Hüsrev Gerede´nin üç sayfalık mektubu, şu ifadeleri içermektedir: "Benim aciz düşüncem; Atatürk´ün mezarını Ankara´ya ilk geldiğimiz zaman Heyeti Temsiliye olarak indiğimiz eski Ziraat Mektebi (bilâhare Büyük Erkânıharbiye olmuştur) binasının bulunduğu tepede inşa etmektir. Şehre çok uzak olmayan bu tepe hem şehirden ve hem de şömendöferle gelirken uzaktan göründüğü gibi, etrafı mükemmel bahçe ve orman haline getirilerek iyi yollar, temiz ve muntazam otobüs servisleriyle tıpkı Tokyo´daki Meyci Mabedi gibi bütün Ankara´nın hava alacak ve ziyaret edilecek bir parkı haline de sokulmalıdır. Bu mezarı ihtiva edecek binanın şekli için dünyanın tarihî büyük adamlarına vaktiyle yapılmış olan eserler göz önünde tutulmalıdır. (Paris´teki Napolyon´un İnvali´dedeki mezarı, Amerikadaki Lincoln, Moskovadaki Lenin gibi). Herhalde beynelmilel maruf mimarlar arasında musabakaya tabi tutulacak bu muazzam eseri İnönü Devrinin sonrasız bir abide olarak tarihe yadigâr bırakacağı unutulmamalıdır." *Refik Saydam´ın cevap mektubunda yıpranmalar mevcuttur.
Hilafet Biat Merasimi´ne Ankara Hükümeti tarafından başlarında Refet (Bele) Paşa´nın yer aldığı on dokuz kişilik bir heyet katılmıştır. Fotoğrafta Refet Bele, Kazım Karabekir ve heyetin diğer bazı üyeleri görülmektedir.
Osmanlı İmpartorluğu'na bağlı Suriye'de yaşayan bir grup İran Yahudisi, karşılığını alamadıkları için ödemekte oldukları vergiden muaf olmak için yazdıkları 1885 tarihli nadir belge.